Yerleşik yabancılar, Türkiye'de güvenli hissediyor
ANTALYA'da yaşayan yerleşik yabancılar, bütün dünyayı saran koronavirüs salgınında Türkiye'de olmaktan mutlu olduklarını söyledi. Alanya'da öğretim görevlisi ve Alanya Polonyalılar...
Editör: Hayran Kaldım
22 Nisan 2020 - 10:58 - Güncelleme: 22 Nisan 2020 - 10:58
ANTALYA'da yaşayan yerleşik yabancılar, bütün dünyayı saran koronavirüs salgınında Türkiye'de olmaktan mutlu olduklarını söyledi. Alanya'da öğretim görevlisi ve Alanya Polonyalılar Derneği Başkanı olan Anna Maria Bielecka (34) Türkiye'de kendini güvende hissettiğini söyledi.Antalya'da yaşayan yerleşik yabancılar, koronavirüs sürecinde Türkiye'de olmaktan çok mutlu olduklarını söyledi. Manavgat ilçesinin dünyaca ünlü tatil bölgesi olan Side'de yaşayan yerleşik yabancılar, salgınla ilgili kurallara uydukları sürece hayatlarını mutlu bir şekilde devam ettireceklerine inandıklarını aktardı.
112'DEN VE JANDARMADAN DESTEK ALIYORUZ
Side Mahallesi Muhtarı Osman Tüter, Side'nin dünyanın gözbebeği bir turizm merkezi olduğunu, her yıl yüzbinlerce turistin tatil için geldiğini belirtti. Side'nin 14 bin nüfusuyla adeta bir kent olduğunu anlatan Tüter, "Side'de 1000 civarında da yerleşik yabancımız var. Sokağa çıkma yasağı sürecinde ve yerleşik yabancıların birçoğu 65 yaşın üzerinde olduğu için onların sorunlarını gidermek için 112'den ve jandarmadan destek alıyoruz" dedi. Salgın ilk başladığında bazı yerleşik yabancıların ülkelerine döndüğünü belirten muhtar Osman Tüter, "Side'de kalmayı isteyenler, burasını daha güvenli hissettikleri için Side'de yaşamaya devam etti" diye konuştu.
'SALGINDAN SONRA YAŞAMIMIZDA FARK OLDU'
Side'de 24 yıldır yaşayan, 22 yıl önce Türk vatandaşı olan ve emlakçılık yapan İngiliz Ann Philpot, salgından önceki ve şimdiki durum arasında fark olduğunu anlatarak, "Şu anda biraz farklı, çünkü evden çalışıyorum. İyi bir komşum var, alışverişlerimi o getiriyor. Evdeyim. Kızım da burada yaşıyor ama ben 65 yaş üstü olduğum için yanına gitmem mümkün değil. Burada evime 50 metre uzaklıkta jandarma var. İhtiyacım olduğunda 112'ye telefon açıyorum, jandarma geliyor, isteklerimi alıp bana getiriyor" dedi.
'TÜRKİYE'DEKİ SİSTEM ÇOK İYİ'
İngiltere'de arkadaşlarıyla sürekli irtibat halinde olduğunu söyleyen Ann Philpot, "İngiltere'de hayat çok zor. 6 veya 7 hafta önce 7 arkadaşım İngiltere'ye ziyaret için gitti. Havaalanı kapandı. Buraya gelmek istiyorlar ama mümkün değil şimdi" diye konuştu. Türkiye'nin salgında çok iyi bir sistem kurduğunu belirten Philpot, sağlık sisteminin iyi olmasının yanı sıra hayatın diğer alanlarında oluşturulan düzeni överek, "Örneğin, burada torunum var, 10 yaşında. Okula gitmek istiyor ama gidemiyor şimdi kapalı. Ama her gün telefonuna bir ders geliyor. Ev ödevi yapıp gönderiyor. Bu çok iyi. Yani hayat devam edecek ben memnunum" dedi.
'KURALLARA UYMAK MECBURİYETİNDEYİZ'
Side'ye 30 yıldır gelen ve son 3 yıldır ev kiralayıp yılın 12 ayını Side'de geçiren Alman Dagmar Gauls (56), salgın öncesinde hayatının çok iyi olduğunu, koronavirüs çıktıktan sonra önlemlerini alarak onunla yaşamayı öğrendiğini belirterek, "Kurallara uyduğum için benim için farklı bir şey yok. Kurallara uymak mecburiyetindeyiz ve yaşamımızı şu an böyle sürdürmek zorundayız" dedi.
'YAŞLILARA DAHA FAZLA ÖZEN GÖSTERİLİYOR'
Türkiye'de salgının ortaya çıkmasından itibaren alınan önlemleri öven ve özellikle yaşlılara yönelik hizmetlerin çok iyi olduğunu anlatan Gauls, şunları söyledi:
"Benim annem Almanya'da. Onunla günde 2 defa telefonla görüşüyorum. Onlar da oradaki kurallara göre yaşıyor. Fakat şunu söylemek istiyorum, benim annem yaşlı. Türkiye'de yaşlılara çok daha fazla özen gösteriliyor, değer veriliyor. Bunu annemin sözlerinden duyabiliyorum, burada yaşlılara verilen hizmeti de görüyorum. Ben burada yaşamaktan mutluyum, kendimi burada yalnız veya çaresiz hissetmiyorum. Tam tersine kendi ülkemde belki kendimi bu kadar güvenli ve huzurlu hissetmezdim."
'SABIRLI OLMAMIZ LAZIM'
Türkiye'de 12 yıldır yaşayan ve 10 yıl rehberlik yapan Belçikalı Sandra Claes (37), 2 yıl önce arkadaşlarıyla birlikte Side Antik Kenti'nde bir restoran açtığını, bu yıl ise tek başına butik bir otel ve restoranı kiraladığını söyledi. Büyük umutlarla başladığı işte bu sene koronavirüs nedeniyle zorlandığını anlatan Sandra Claes, "Gelen para yok, bu sezon iş olacak mı olmayacak mı belli değil. Kararsızlık var. Kararsızlık zor tabii, çünkü plan yapamıyorsun, personelimiz var, rezervasyonumuz var ama ne olacak bilmiyoruz. Sabırlı olmamız lazım" dedi.
'DİKKAT ETMEMİZ LAZIM'
Koronavirüs salgını nedeniyle artık yaşamını daha dikkatli sürdürmeye başladığını söyleyen Sandra Claes, "Önceden çok farkında değildik. Arkadaşları, dostları görünce sarılıyorduk, öpüşüyorduk. Bu koronavirüs bizi uyandırdı, dikkat etmemiz lazım. Sosyal hayatımız tamamen durdu. Normalde Türkiye'de çok dışarı çıkıyoruz, yemeğe gidiyoruz, arkadaşlar dostlarla çaya gidiyoruz. Bunu bizim hayatımızdan çıkardı. Tabii bunu çok özlüyoruz. Şu anda en fazla arkadaşlarla buluşmak, spor yapmak, bunu çok özledim. Sporu çok seviyorum, tenis oynuyorum. Annemle hafta sonları bisikletle gezmeye gidiyorduk. Şimdi hafta sonları evden çıkmıyoruz. Sokağa çıkma yasağı var" diye konuştu.
'MISIR'DA DA SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINI YAŞADIM'
Daha önce sokağa çıkma yasağını Mısır'da yaşadığını belirten Claes, "Ben bir dönem Mısır'da çalıştım. Mısır'da politik ve güvenlik durumu sıkıntılıydı o zaman. Oradayken bir ara belli saatler arasında sokağa çıkma yasağı geldi. Gündüzleri çalışıyordum ama bir şey olmuyordu. Akşam saatlerinde yasak geldi" dedi. Türkiye'de geçen hafta sonu uygulanan sokağa çıkma yasağının ilanının 2 saat önceden açıklanmasının sorun olduğunu söyleyen Sandra Claes, neden böyle bir karar alındığını anlayamadığını belirtti.
ÖLÜM SAYILARI ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Belçika'da durumun daha kötü olduğunu belirten Claes, "Belçika'daki durum, nüfusa bakarak vaka sayısında aslında Türkiye'den daha yüksek. Ama ben şunu merak ediyorum, Geçen sene bu aylarda ölüm sayısıyla bu seneki arasındaki fark nedir. Herkes şimdi, mesela yaşlı biri öldüğünde herkes koronavirüs yazıyor ama bence kalp krizi de var, normal grip de var kanserden ölenler de var. Şimdi birçok ölümler istatistik olarak korona yazılıyor, tam net bilmiyoruz" diye konuştu.
'DEVLETİN DESTEK PROJELERİNİ BEKLİYORUZ'
Yaşadığı en büyük sıkıntının maske almak olduğunu belirten Claes, devletin işletmeler için açıkladığı önlemlerin hayata geçmesini beklediğini belirterek, şunları söyledi:
"Devlet birkaç proje yaptı. Şu anda 3 personelim çalışıyor. İşkur'dan bir destek olacak bekliyoruz. Vergiler, su, elektrik taksitli ödeme oluyor. İleride ödeyebiliriz. Ama iptal olmuyor yani, ödeyeceğiz sonuçta. Yani bugün için bir destek veriliyor, ileride ödeyeceğiz. İnşallah o zaman para kazanabiliriz."
'HERKES GİBİ EVDE KALMAYA ÇALIŞIYORUZ'
Alanya Hamdullah Emin Paşa Üniversitesi öğretim görevlisi Polonyalı 34 yaşındaki Anna Maria Bielecka, 12 senedir Alanya'da yaşıyor. Alanya Polonyalılar Derneği başkanı da olan Bielecka, dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle tedirgin olduklarını ancak Türkiye'de kendini güvende hissettiğini söyledi. Alanya HEP Üniversitesi'ndeki görevine bu süreçte uzaktan devam ettiğini belirten Anna Maria Bielecka, haftada sadece bir iki gün okula gittiğini aktardı. Bielecka, "Eğitimimiz devam ediyor. Onun dışında herkes gibi evde kalmaya çalışıyoruz. Önerilen bu ve gerçekten biz de bunu hem öneriyoruz hem yapmaya çalışıyoruz. Dernek başkanı olarak da kendimi bir köprü olarak görüyorum. Çünkü Alanya Belediyesi ve dernek arasındaki bir kişi olarak çeviriler, bilgilendirme tarzında yardım etmeye çalışıyorum" dedi.
POLONYA DA BENZER ÖNLEMLER ALDI
Koronavirüs pandemisi tüm dünyayı sararken, Polonya'nın bu durumdan nasıl etkilendiğini ve orada yaşayan ailesinin durumuyla ilgili de konuşan Bielecka, "Polonya Türkiye'den çok daha ufak bir ülke olduğu için rakamlar da daha düşük. Tabii ki herkes panikte şu anda. Ailem de neredeyse her gün canlı görüntüyle görüşüyoruz. 'Herkes iyi mi? Ne yapıyorsun' gibi sorular soruyorlar, ben de aynı şekilde tabii ki merak ediyorum. Polonya'da da aynı, çok benzer bir yöntem alındı. Okullar kapalı, restoran, kafe tarzı yerler de öyle. Fakat orada yavaştan hayat normale dönmeye başlıyor. Mesela parklar, ormanlar açık olacakmış. Sosyal mesafe kuralı devam ediyor. Maske takma zorunlu, burada bu zorunluluk yok. Orada herhangi bir yere çıktığın zaman, dışarıdayken maske zorunlu. Marketlerde metrekareye kaç kişi olacağının bir limiti var, o devam ediyor. Dışarı çıkma olayı da kısıtlı. Şöyle ki, 13 yaşın altındakiler tek başına dışarı çıkamıyormuş. Bu konuda fark var, Türkiye'de 20 yaş altı ve 65 yaş üstü hiç çıkmıyor. Polonya'da öyle bir şey yok" diye konuştu.
DHA
112'DEN VE JANDARMADAN DESTEK ALIYORUZ
Side Mahallesi Muhtarı Osman Tüter, Side'nin dünyanın gözbebeği bir turizm merkezi olduğunu, her yıl yüzbinlerce turistin tatil için geldiğini belirtti. Side'nin 14 bin nüfusuyla adeta bir kent olduğunu anlatan Tüter, "Side'de 1000 civarında da yerleşik yabancımız var. Sokağa çıkma yasağı sürecinde ve yerleşik yabancıların birçoğu 65 yaşın üzerinde olduğu için onların sorunlarını gidermek için 112'den ve jandarmadan destek alıyoruz" dedi. Salgın ilk başladığında bazı yerleşik yabancıların ülkelerine döndüğünü belirten muhtar Osman Tüter, "Side'de kalmayı isteyenler, burasını daha güvenli hissettikleri için Side'de yaşamaya devam etti" diye konuştu.
'SALGINDAN SONRA YAŞAMIMIZDA FARK OLDU'
Side'de 24 yıldır yaşayan, 22 yıl önce Türk vatandaşı olan ve emlakçılık yapan İngiliz Ann Philpot, salgından önceki ve şimdiki durum arasında fark olduğunu anlatarak, "Şu anda biraz farklı, çünkü evden çalışıyorum. İyi bir komşum var, alışverişlerimi o getiriyor. Evdeyim. Kızım da burada yaşıyor ama ben 65 yaş üstü olduğum için yanına gitmem mümkün değil. Burada evime 50 metre uzaklıkta jandarma var. İhtiyacım olduğunda 112'ye telefon açıyorum, jandarma geliyor, isteklerimi alıp bana getiriyor" dedi.
'TÜRKİYE'DEKİ SİSTEM ÇOK İYİ'
İngiltere'de arkadaşlarıyla sürekli irtibat halinde olduğunu söyleyen Ann Philpot, "İngiltere'de hayat çok zor. 6 veya 7 hafta önce 7 arkadaşım İngiltere'ye ziyaret için gitti. Havaalanı kapandı. Buraya gelmek istiyorlar ama mümkün değil şimdi" diye konuştu. Türkiye'nin salgında çok iyi bir sistem kurduğunu belirten Philpot, sağlık sisteminin iyi olmasının yanı sıra hayatın diğer alanlarında oluşturulan düzeni överek, "Örneğin, burada torunum var, 10 yaşında. Okula gitmek istiyor ama gidemiyor şimdi kapalı. Ama her gün telefonuna bir ders geliyor. Ev ödevi yapıp gönderiyor. Bu çok iyi. Yani hayat devam edecek ben memnunum" dedi.
'KURALLARA UYMAK MECBURİYETİNDEYİZ'
Side'ye 30 yıldır gelen ve son 3 yıldır ev kiralayıp yılın 12 ayını Side'de geçiren Alman Dagmar Gauls (56), salgın öncesinde hayatının çok iyi olduğunu, koronavirüs çıktıktan sonra önlemlerini alarak onunla yaşamayı öğrendiğini belirterek, "Kurallara uyduğum için benim için farklı bir şey yok. Kurallara uymak mecburiyetindeyiz ve yaşamımızı şu an böyle sürdürmek zorundayız" dedi.
'YAŞLILARA DAHA FAZLA ÖZEN GÖSTERİLİYOR'
Türkiye'de salgının ortaya çıkmasından itibaren alınan önlemleri öven ve özellikle yaşlılara yönelik hizmetlerin çok iyi olduğunu anlatan Gauls, şunları söyledi:
"Benim annem Almanya'da. Onunla günde 2 defa telefonla görüşüyorum. Onlar da oradaki kurallara göre yaşıyor. Fakat şunu söylemek istiyorum, benim annem yaşlı. Türkiye'de yaşlılara çok daha fazla özen gösteriliyor, değer veriliyor. Bunu annemin sözlerinden duyabiliyorum, burada yaşlılara verilen hizmeti de görüyorum. Ben burada yaşamaktan mutluyum, kendimi burada yalnız veya çaresiz hissetmiyorum. Tam tersine kendi ülkemde belki kendimi bu kadar güvenli ve huzurlu hissetmezdim."
'SABIRLI OLMAMIZ LAZIM'
Türkiye'de 12 yıldır yaşayan ve 10 yıl rehberlik yapan Belçikalı Sandra Claes (37), 2 yıl önce arkadaşlarıyla birlikte Side Antik Kenti'nde bir restoran açtığını, bu yıl ise tek başına butik bir otel ve restoranı kiraladığını söyledi. Büyük umutlarla başladığı işte bu sene koronavirüs nedeniyle zorlandığını anlatan Sandra Claes, "Gelen para yok, bu sezon iş olacak mı olmayacak mı belli değil. Kararsızlık var. Kararsızlık zor tabii, çünkü plan yapamıyorsun, personelimiz var, rezervasyonumuz var ama ne olacak bilmiyoruz. Sabırlı olmamız lazım" dedi.
'DİKKAT ETMEMİZ LAZIM'
Koronavirüs salgını nedeniyle artık yaşamını daha dikkatli sürdürmeye başladığını söyleyen Sandra Claes, "Önceden çok farkında değildik. Arkadaşları, dostları görünce sarılıyorduk, öpüşüyorduk. Bu koronavirüs bizi uyandırdı, dikkat etmemiz lazım. Sosyal hayatımız tamamen durdu. Normalde Türkiye'de çok dışarı çıkıyoruz, yemeğe gidiyoruz, arkadaşlar dostlarla çaya gidiyoruz. Bunu bizim hayatımızdan çıkardı. Tabii bunu çok özlüyoruz. Şu anda en fazla arkadaşlarla buluşmak, spor yapmak, bunu çok özledim. Sporu çok seviyorum, tenis oynuyorum. Annemle hafta sonları bisikletle gezmeye gidiyorduk. Şimdi hafta sonları evden çıkmıyoruz. Sokağa çıkma yasağı var" diye konuştu.
'MISIR'DA DA SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINI YAŞADIM'
Daha önce sokağa çıkma yasağını Mısır'da yaşadığını belirten Claes, "Ben bir dönem Mısır'da çalıştım. Mısır'da politik ve güvenlik durumu sıkıntılıydı o zaman. Oradayken bir ara belli saatler arasında sokağa çıkma yasağı geldi. Gündüzleri çalışıyordum ama bir şey olmuyordu. Akşam saatlerinde yasak geldi" dedi. Türkiye'de geçen hafta sonu uygulanan sokağa çıkma yasağının ilanının 2 saat önceden açıklanmasının sorun olduğunu söyleyen Sandra Claes, neden böyle bir karar alındığını anlayamadığını belirtti.
ÖLÜM SAYILARI ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Belçika'da durumun daha kötü olduğunu belirten Claes, "Belçika'daki durum, nüfusa bakarak vaka sayısında aslında Türkiye'den daha yüksek. Ama ben şunu merak ediyorum, Geçen sene bu aylarda ölüm sayısıyla bu seneki arasındaki fark nedir. Herkes şimdi, mesela yaşlı biri öldüğünde herkes koronavirüs yazıyor ama bence kalp krizi de var, normal grip de var kanserden ölenler de var. Şimdi birçok ölümler istatistik olarak korona yazılıyor, tam net bilmiyoruz" diye konuştu.
'DEVLETİN DESTEK PROJELERİNİ BEKLİYORUZ'
Yaşadığı en büyük sıkıntının maske almak olduğunu belirten Claes, devletin işletmeler için açıkladığı önlemlerin hayata geçmesini beklediğini belirterek, şunları söyledi:
"Devlet birkaç proje yaptı. Şu anda 3 personelim çalışıyor. İşkur'dan bir destek olacak bekliyoruz. Vergiler, su, elektrik taksitli ödeme oluyor. İleride ödeyebiliriz. Ama iptal olmuyor yani, ödeyeceğiz sonuçta. Yani bugün için bir destek veriliyor, ileride ödeyeceğiz. İnşallah o zaman para kazanabiliriz."
'HERKES GİBİ EVDE KALMAYA ÇALIŞIYORUZ'
Alanya Hamdullah Emin Paşa Üniversitesi öğretim görevlisi Polonyalı 34 yaşındaki Anna Maria Bielecka, 12 senedir Alanya'da yaşıyor. Alanya Polonyalılar Derneği başkanı da olan Bielecka, dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle tedirgin olduklarını ancak Türkiye'de kendini güvende hissettiğini söyledi. Alanya HEP Üniversitesi'ndeki görevine bu süreçte uzaktan devam ettiğini belirten Anna Maria Bielecka, haftada sadece bir iki gün okula gittiğini aktardı. Bielecka, "Eğitimimiz devam ediyor. Onun dışında herkes gibi evde kalmaya çalışıyoruz. Önerilen bu ve gerçekten biz de bunu hem öneriyoruz hem yapmaya çalışıyoruz. Dernek başkanı olarak da kendimi bir köprü olarak görüyorum. Çünkü Alanya Belediyesi ve dernek arasındaki bir kişi olarak çeviriler, bilgilendirme tarzında yardım etmeye çalışıyorum" dedi.
POLONYA DA BENZER ÖNLEMLER ALDI
Koronavirüs pandemisi tüm dünyayı sararken, Polonya'nın bu durumdan nasıl etkilendiğini ve orada yaşayan ailesinin durumuyla ilgili de konuşan Bielecka, "Polonya Türkiye'den çok daha ufak bir ülke olduğu için rakamlar da daha düşük. Tabii ki herkes panikte şu anda. Ailem de neredeyse her gün canlı görüntüyle görüşüyoruz. 'Herkes iyi mi? Ne yapıyorsun' gibi sorular soruyorlar, ben de aynı şekilde tabii ki merak ediyorum. Polonya'da da aynı, çok benzer bir yöntem alındı. Okullar kapalı, restoran, kafe tarzı yerler de öyle. Fakat orada yavaştan hayat normale dönmeye başlıyor. Mesela parklar, ormanlar açık olacakmış. Sosyal mesafe kuralı devam ediyor. Maske takma zorunlu, burada bu zorunluluk yok. Orada herhangi bir yere çıktığın zaman, dışarıdayken maske zorunlu. Marketlerde metrekareye kaç kişi olacağının bir limiti var, o devam ediyor. Dışarı çıkma olayı da kısıtlı. Şöyle ki, 13 yaşın altındakiler tek başına dışarı çıkamıyormuş. Bu konuda fark var, Türkiye'de 20 yaş altı ve 65 yaş üstü hiç çıkmıyor. Polonya'da öyle bir şey yok" diye konuştu.
DHA
FACEBOOK YORUMLAR