Temel ile Amerikalı
emel İstanbul'da vapur turları düzenleyen bir denizcidir. Bir gün Amerikalının birisi gelir Temel'den boğazı gezdirmesini ister, Temel de kabul eder. Boğaz turu yaparlarken Amerikalı bir yalı gorür ve Temel'e, - Türkler bu yalıyı kaç yılda yapmışlardır?, diye sorar. Temel kafadan atar ve "5 yıl" diye cevap verir. Sonra Amerikalı yine bir yalı görür. Sorar Temel'e - Türkler bunu ne kadar zamanda yaptı? der.
Editör: Hayran Kaldım
23 Kasım 2019 - 16:20
Temel bu defa daha uyanık bir cevap verir "2 yıl" der.
Amerikalı lafın altında kalır mı? "Bizde 1 yılda yaparlardı," diye cevap verir.
Temel kızar, sonra boğaz köprüsünün altına gelirler Temel'e döner Amerikalı ve sorar.
- Temel bu köprüyü Türkler ne kadar zamanda yaptılar ?
Temel bakar hayretler icerisinde cevap verir:
- Aaaaa dün akşam bu burda yoktu yaa!, der.
Ormanın birinde Aslanlar toplanmış. “yahu” demişler, “hesapta kralız, açlıktan öleceğiz birader. Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor; fillere saldırsak, fazla büyük… Ceylanlar hızlı, yetişemiyoruz; kuşa dalsak, uçuyor, eee balık yakalayacak halimiz de yok…
N’aapsak? ” Bir tanesi “en iyisi, öküzlere saldıralım” demiş, “iri yarı görünüyorlar ama ne pençeleri var, ne dişleri diş… Tam dişimize göre!” Olur mu? Olur. Hücum! Ama evdeki hesap çarşıya uymamış; Öküz, öyle yabana atılacak hayvan değilmiş meğer… organize oluyorlar, topluca savunma yapıyorlar, püskürtüyorlarmış. Aslanlar aç bilaç. N’aapsak, n’aapsak? “tilkiye danışalım” demişler.
Tilki “kolay” demiş, “beni, öküzlerin yaşadığı zengin otlakların prensi yapın, işinizi halledeyim…” Kabul etmişler. Tilki, elinde beyaz bayrakla öküzlere gitmiş, “saygıdeğer öküzler” demiş, “aslında aslanlar uysaldır, sizi de çok seviyorlar…
Ama; Şu aranızdaki sarı öküz var ya, sarı öküz, işte sorun o… Görünce tahrik oluyorlar, canları çekiyor, verin şu sarı öküzü, Kurtulun kardeşim, huzur içinde yaşayın! ” Öküz heyeti düşünmüş taşınmış, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” Mantığıyla, verivermişler sarı öküzü… Aslanlar da afiyetle yemiş.
Bir gün, iki gün …. Tilki gene gelmiş. “bakın gördüğünüz gibi, saldırılar kesildi, mutlu mutlu yaşıyorsunuz” demiş Ve eklemiş:
“ama şu var ya benekli öküz, benekli öküz, O burada olduğu sürece size rahat yüzü yok arkadaş, Canları çekiyor, verin, kurtulun!” Öküz heyeti düşünmüş, “otlağın selameti için” Teslim etmiş benekli öküzü…
Üç gün, dört gün… Tilki gene gelmiş. Kuyruğu uzun olanı… Burnu beyaz olanı… Tombul olanı… Tek tek alıp, gitmiş. Otlak seyrelmiş. Semirmiş aslanlar.
Günlerden bir gün… Artık tilki gelmemiş! Gerek kalmamış çünkü.
Doğrudan aslan gelmiş. “hanginizi istiyorsam, Canım hanginizi çekiyorsa, onu vereceksiniz, Adamı hasta etmeyin” demiş.
Otların arasında tir tir titreyen, tek tük kalmış öküzler, “keşke sarı öküzü vermeseydik” demiş ama iş işten geçmiş.
İşte Öküzlük budur..
Amerikalı lafın altında kalır mı? "Bizde 1 yılda yaparlardı," diye cevap verir.
Temel kızar, sonra boğaz köprüsünün altına gelirler Temel'e döner Amerikalı ve sorar.
- Temel bu köprüyü Türkler ne kadar zamanda yaptılar ?
Temel bakar hayretler icerisinde cevap verir:
- Aaaaa dün akşam bu burda yoktu yaa!, der.
Öküzlük
Ormanın birinde Aslanlar toplanmış. “yahu” demişler, “hesapta kralız, açlıktan öleceğiz birader. Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor; fillere saldırsak, fazla büyük… Devamı aşağıdadır..Ormanın birinde Aslanlar toplanmış. “yahu” demişler, “hesapta kralız, açlıktan öleceğiz birader. Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor; fillere saldırsak, fazla büyük… Ceylanlar hızlı, yetişemiyoruz; kuşa dalsak, uçuyor, eee balık yakalayacak halimiz de yok…
N’aapsak? ” Bir tanesi “en iyisi, öküzlere saldıralım” demiş, “iri yarı görünüyorlar ama ne pençeleri var, ne dişleri diş… Tam dişimize göre!” Olur mu? Olur. Hücum! Ama evdeki hesap çarşıya uymamış; Öküz, öyle yabana atılacak hayvan değilmiş meğer… organize oluyorlar, topluca savunma yapıyorlar, püskürtüyorlarmış. Aslanlar aç bilaç. N’aapsak, n’aapsak? “tilkiye danışalım” demişler.
Tilki “kolay” demiş, “beni, öküzlerin yaşadığı zengin otlakların prensi yapın, işinizi halledeyim…” Kabul etmişler. Tilki, elinde beyaz bayrakla öküzlere gitmiş, “saygıdeğer öküzler” demiş, “aslında aslanlar uysaldır, sizi de çok seviyorlar…
Ama; Şu aranızdaki sarı öküz var ya, sarı öküz, işte sorun o… Görünce tahrik oluyorlar, canları çekiyor, verin şu sarı öküzü, Kurtulun kardeşim, huzur içinde yaşayın! ” Öküz heyeti düşünmüş taşınmış, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” Mantığıyla, verivermişler sarı öküzü… Aslanlar da afiyetle yemiş.
Bir gün, iki gün …. Tilki gene gelmiş. “bakın gördüğünüz gibi, saldırılar kesildi, mutlu mutlu yaşıyorsunuz” demiş Ve eklemiş:
“ama şu var ya benekli öküz, benekli öküz, O burada olduğu sürece size rahat yüzü yok arkadaş, Canları çekiyor, verin, kurtulun!” Öküz heyeti düşünmüş, “otlağın selameti için” Teslim etmiş benekli öküzü…
Üç gün, dört gün… Tilki gene gelmiş. Kuyruğu uzun olanı… Burnu beyaz olanı… Tombul olanı… Tek tek alıp, gitmiş. Otlak seyrelmiş. Semirmiş aslanlar.
Günlerden bir gün… Artık tilki gelmemiş! Gerek kalmamış çünkü.
Doğrudan aslan gelmiş. “hanginizi istiyorsam, Canım hanginizi çekiyorsa, onu vereceksiniz, Adamı hasta etmeyin” demiş.
Otların arasında tir tir titreyen, tek tük kalmış öküzler, “keşke sarı öküzü vermeseydik” demiş ama iş işten geçmiş.
İşte Öküzlük budur..
FACEBOOK YORUMLAR