Selçuk Bayraktar açıkladı: Dünya devleri başaramadı biz başardık!
Baykar Savunma Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, Ahmet Hakan'ın sunduğu Tarafsız Bölge programında canlı yayında soruları yanıtlıyor. Bayraktar solunum cihazlarıyla ilgili olarak, "Dünya devleri bunu başaramadı...Ben hatta düşünüyordum; niye başaramıyorlar, niye olmuyor. Bence yaklaşımdan kaynaklı. Yaklaşım çok kritik. Hırsla hareket ederseniz kimse başarılı olamıyor." dedi.
Editör: Hayran Kaldım
07 Mayıs 2020 - 18:15 - Güncelleme: 07 Mayıs 2020 - 18:34
Selçuk Bayraktar'ın canlı yayında yaptığı açıklamalardan satır başları şu şekilde;Ahmet Hakan: Selçuk bey nerede okudunuz, kaç yaşındasınız? Onları çok merak ediyorum.Selçuk Bayraktar: Ben 40 yaşındayım. İstanbul Sarıyer'de doğdum. Robert Koleji'nde okudum. İTÜ'de elektronik bölümünde devam ettim. Sonrasında University of Pennsylvania'da burslu olacak şekilde insansız hava araçları üzerine master yaptım. Sonra MIT'e ikinci yüksek lisansımı havacılık ve uzay bölümünde yaptım. Yine insansız hava araçları üzerine burslu olacak şekilde. Sonrasında da 1,5 sene kadar Georgia Tech'da araştırma görevliliği yaptım Amerika'da. O ara bizim insansız hava araçları faaliyetleri başlamıştı 2000'li yıllarda. 2007 yılında da Türkiye'ye döndüm.
Ahmet Hakan: Sizin eğitim olarak bu alanı seçmenizle iş olarak bu işi yapmanız arasında nasıl bir paralellik var?
Selçuk Bayraktar: Aslında bu çok güzel bir soru. Benim genç yaşlarımdan, çocukluğumdan itibaren havacılığa merakım var. Biraz da babamdan kaynaklanıyor. Biz Karadenizliyiz, babam mühendis aynı zamanda. Ufak yaşlardan itibaren, çok ufakken hatta beni uçurmaya götürüyor, kendisi pilotluk kursuna yazılıyor.
THK'nın açtığı kurslar var o dönemde, hatta uçuyorum da. Bir defa ayağınız yerden kesildi mi bir aşı gibi, bir girdi mi bir daha çıkmıyor. Hep hayalimdi, uçak yapmak pilot olmak. Robotiğe merakım vardı.
Ahmet Hakan: Eğitim bilinçi seçildi yani.
Selçuk Bayraktar: Evet. Aslında BAYKAR eski bir müessese. Özdemir Bayraktar'ın babamın 1985'te kurduğu bir müessese. Biz ufak yaştan itibaren iş yerinde de çalışıyorduk, çıraklık yapıyorduk bir anlamda.
Ahmet Hakan: BAYKAR 1985'te ne üretmek üzere kurulmuş?
Selçuk Bayraktar: Hassas makina parçaları üretmek üzere. O dönemin sanayisi biraz daha farklı. Ağır sanayi hamlesi var, dünyada biraz daha Türkiye'de özellikle imalat sanayiinde bir atılım var.
İHA ve SİHA'ya girmesi, benim yüksek lisansımla... Çok eskiden beri mühendislerde olur bu; uçak yapma tutkusu var. Bir kere bunun mümkün olabilmesi için bazen gerekli sermayeniz, bazen bilgi birikiminiz olmayabilir.
İHA'lar dünyada da yeni doğuyor 2000'li yıllarda. Bir bilen de yok. İnsanlar o dönemde 'insansız uçak mı olur ne demek o' İnsanlar uzay teknolojisi olarak görüyorlardı. Şimdi drone'lar yaygın ama o dönemde yoktu.
BAYKAR'ın sanayi, imalat birikimi var. Babamın da mühendis olması bir anlamda hep ilham kaynağı. Babamın bir lafı var. 'Kaz uçar da laz uçmaz mı' Bu işe girerken de böyle nükdeli şeyleri vardır.
Ahmet Hakan: Selçuk bey, bizim şu sıralarda en çok konuştuğumuz konu salgın. Ülkemiz bu salgından etkileniyor, birçok sektör kapandı. Siz solunum cihazı çok önemli dendi. Hatırlarsanız büyük felaket senaryoları da yazıldı. Dendi ki solunum cihazları yetmeyecek, öyle bir an gelecek ki hastalar akın edecekler ve çok büyük ihtiyaç duyulacak dendi. Siz tam bu noktada 'biz yerli bir solunum cihazı üretebiliriz' dediniz. Şöyle bir sözünüz de var 'Mühendislerimiz bizi bir odaya kapatın başarana kadar da çıkarmayın dediler ve bunu başardılar'
Selçuk Bayraktar: Salgının başladığı dönemde bütün dünyada salgının özellikle hastalığın kötü seyrettiği durumlarda ağır bir zatüreye dönüştüğü, o durumlarda da solunum cihazına bağlanma gerekliliği gibi; ben de çok yoğun makaleleleri takip ediyordum.
Ülkemize geldikten sonra da, ülkemizin şu yönünü gördük. Dünyada kişi başına en çok yoğun bakım düşen ülkelerden biri. Bizde altyapı çok sağlam.
Pandemi hesapları yapıyoruz, modellemeler yapıyoruz mühendis arkadaşlarla beraber yaptığımız çalışma.
Bir taraftan bütün dünyayı sarıyor bu. Bir taraftan İHA çalışmalarına devam ediyoruz, bir taraftan bilgi sahibi olmamız gerekiyor konuyla alakalı. Solunum cihazı ihtiyacı acaba olur mu Türkiye'de? Bütün dünya peşine düştü o dönemde hatta.
Eğer hastalık büyürse olabilir, bizdeki rakamlar da yetmeyebilir. Bunu hesap edince görebiliyorsunuz, tabi Allah'a şükür böyle bir şey olmadı. Zaten iki sebebe bağlıyorum
Bir, bizim hazırlığımız çok iyi durumda dünyaya göre. Ama dünyada gelişmiş ülkelerde bile büyük sıkıntılar yaşanabilecek duruma geldi. Solunum cihazları yetmedi.
O dönemde hızla dedik ki biz ne yapabiliriz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın desteklediği bir firma vardı. Ve 12 adet cihaz üretmeyi başarmışlardı. Tabi yoğun bakım solunum cihazı. Türkiye'de diğer tipler var, transport tipi var.
En hızlı şekilde üretilmesi lazım. Rakamlar çok yüksek bir yere geldi mi ihtiyaç olabilirdi. Hazırlıklı bile olsanız bu olabilirdi.
Sağlık görevlileri hayatları pahasına mücadele veriyorlar. Belki ölecek, onu bilmesine rağmen insanları tedavi etmeye çalışıyor. Biz de mühendisiz, bu kadar eğitim görmüşüz. Ülkemiz için İHA/SİHA yapıyoruz. Ne yapmamız lazım?
Mühendis olarak kendi alanımızda en etkin biçimde faydalı olabiliriz. Önce firma tespit edildi, ürününü sorduk. Çok kullanıldığını ve beğenildiğini söylediler. Biz dedik ki buna mühendislik olarak destek verelim. Çünkü firma çok ufak, 3-4 kişilik bir firma. ASELSAN ile görüştük, BAYKAR'da biz kalabalık bir ekibiz. Onlar da ne yapabiliriz duygusu vardı.
Öncelikle mühendislikle alakalı eksikleri gidermek ve hızlıca üretmek gerekiyor. Aynı şeyi hızlı üretebilecek, bizim imalat tarzımız da biraz butik. Havacılıkta böyledir, bir şeylerden yüz binlerce yapmazsınız. Haftada bir uçak yaparsınız, ayda bir uçak yaparsınız. Ve biraz terzi gibi yapılır. Otomativ ve beyaz eşyada ise çok yüksek hacimler olur. Arçelik ile görüşüldü. Oradaki mühendisler de büyük heyecan duydular.
Biz bir şekilde, bu takım bir araya geldi ve başladı. Biz dedik ki bir şey daha yapalım, sipariş de verelim. Devlete bağışlanmak, Sağlık Bakanlığı'na bağışlamak üzere. Dünyada bazı fakir ülkelerde hiç yok, bazılarında zengin olmasına rağmen hiç yok. Az sayısı. Gerekirse de insanlığa bir faydası olsun. Çünkü Türkiye'nin hazırlığı, altyapısı çok ciddi. Sağlık sistemi de çok sosyal. Yurt dışında da yaşadım, kıyaslanamaz. Çok adaletli, çok daha insana dokunur bir sistem.
Bu anlamda biz sipariş de verelim dedik, bir kampanya başlattık. Bu cihazı aynı zamanda Sağlık Bakanlığımıza verilmek üzere biz BAYKAR olarak 250 adet bağışladık. Peşinden ASELSAN 250 adet bağışlayacağını, ROKETSAN yine 250 adet, bağışlayacağını söyledi. Amazon Türkiye 100 adet, Arçelik 150 adet, Havelsan 100 adet. TUSAŞ ve TARNET de bağış yapacak. Binin üzerinde biz cihazı bu şekilde bağışlanmak üzere topladık.
Henüz üretim yok, daha sürecin başındayız. Asıl Cumhurbaşkanımıza konuyu aktardık. 'Ne yapmamızı önerirsiniz' dedik. 'Ben Türk mühendislerine güveniyorum. Ne gerekiyorsa biz de yapmaya hazırız' dedi. Biz hemen bu ekibi kurunca, o önemliydi.
Bir cihaz yapacaksınız, yanlış olmaması lazım. Zarar verme ihtimaliniz var. Çok önemliydi bizim için o moral destek. Sağlık Bakanlığımız da hemen 5 bin adet sipariş vereceğini söyledi. Biz cihazın hemen eksikliklerini ve bir yandan da hızla üretim serüvenine başladık.
Dünyada birçok ülke buna ihtiyaç olurken, cihazın parçalarının satışı yasaklanmaya başladı. Bir parçası Malezya'da Tayvan'da yapılıyor. Bunlar ithalat yasağına girmeye başladılar. Hatta siparişler iptal oldu, birbirlerinin siparişlerini kestiler.
Cihazın içindeki bileşenleri de yerli yapmak... Tasarımı tümüyle yerli. Ama üretirken başka başka parçalar alıyorsunuz. Bunları yerli yapmamız lazım. ASELSAN'daki mühendis arkadaşlarımız, içindeki hava akışını kontrol eden valfler var, onun yerli yapılması gerekiyordu. 'Bizi bu odaya kilitleyin, bitirene kadar da çıkarmayın'
Ahmet Hakan: Kaç günde bitirdiler?
Selçuk Bayraktar: Çok hızlı bir sürede sonuç alındı. Bir örnek vereyim, o valfin içinde kauçuk parça yapılacaktı. Kimi aradıysak; Albert bey var Tekno Kauçuk. Kendisi de hasta olmuş. Ben aradım kendisini, 'ben hastayım' dedi. Ben dedim işte böyle böyle bir şey yapıyoruz çok geçmiş olsun. Bir cümle daha kurmayın dedi, biz ne gerekiyorsa yapmaya hazırız, ben fabrikayı şimdi açtırıyorum dedi, mevzuyu biliyorum dedi. Bu bizi çok etkiledi tabi.
Sonuçta çok hızlı bir şekilde 15 gün içinde seri imalat portatipi çıktı. Sonra 100 adet cihaz, Başakşehir Şehir Hastanesi'ne teslim oldu. Bu ayın sonuna kadar 500 adet üretilecek denmişti, üretildi, onlar da yurt dışına gidiyorlar. Türkiye'nin ihtiyacı yok. Bu ayın sonuna kadar da 5 bin adet.
DÜNYA DEVLERİ BAŞARAMADI
Selçuk Bayraktar: Solunum cihazı bence burada en önemli husustur. Solunum cihazı hikayesindeki en büyük kazanım ne deseniz; seferberlik olabilmesi, birliktelik o ruh olabilmesi. En başta devlet bu çok güzel bir model. Bir girişim firması var. Devlet bunları hızla organize ediyor. Bir araya getiriyor. Dünya devleri bunu başaramadı. Birbirleriyle daha hızlı yapmaları gerekirdi. Birçok dev solunum cihazı işine girdi ve başaramadılar. Bence yaklaşımdan dolayı yapamadılar. Belki teknik alt yapıları daha fazla. Zaten cihaz üretiyorlar. Birikimleri var. Ben hatta düşünüyordum; niye başaramıyorlar, niye olmuyor. Bence yaklaşımdan kaynaklı. Yaklaşım çok kritik. Hırsla hareket ederseniz kimse başarılı olamıyor.
Ahmet Hakan: Sizin eğitim olarak bu alanı seçmenizle iş olarak bu işi yapmanız arasında nasıl bir paralellik var?
Selçuk Bayraktar: Aslında bu çok güzel bir soru. Benim genç yaşlarımdan, çocukluğumdan itibaren havacılığa merakım var. Biraz da babamdan kaynaklanıyor. Biz Karadenizliyiz, babam mühendis aynı zamanda. Ufak yaşlardan itibaren, çok ufakken hatta beni uçurmaya götürüyor, kendisi pilotluk kursuna yazılıyor.
THK'nın açtığı kurslar var o dönemde, hatta uçuyorum da. Bir defa ayağınız yerden kesildi mi bir aşı gibi, bir girdi mi bir daha çıkmıyor. Hep hayalimdi, uçak yapmak pilot olmak. Robotiğe merakım vardı.
Ahmet Hakan: Eğitim bilinçi seçildi yani.
Selçuk Bayraktar: Evet. Aslında BAYKAR eski bir müessese. Özdemir Bayraktar'ın babamın 1985'te kurduğu bir müessese. Biz ufak yaştan itibaren iş yerinde de çalışıyorduk, çıraklık yapıyorduk bir anlamda.
Ahmet Hakan: BAYKAR 1985'te ne üretmek üzere kurulmuş?
Selçuk Bayraktar: Hassas makina parçaları üretmek üzere. O dönemin sanayisi biraz daha farklı. Ağır sanayi hamlesi var, dünyada biraz daha Türkiye'de özellikle imalat sanayiinde bir atılım var.
İHA ve SİHA'ya girmesi, benim yüksek lisansımla... Çok eskiden beri mühendislerde olur bu; uçak yapma tutkusu var. Bir kere bunun mümkün olabilmesi için bazen gerekli sermayeniz, bazen bilgi birikiminiz olmayabilir.
İHA'lar dünyada da yeni doğuyor 2000'li yıllarda. Bir bilen de yok. İnsanlar o dönemde 'insansız uçak mı olur ne demek o' İnsanlar uzay teknolojisi olarak görüyorlardı. Şimdi drone'lar yaygın ama o dönemde yoktu.
BAYKAR'ın sanayi, imalat birikimi var. Babamın da mühendis olması bir anlamda hep ilham kaynağı. Babamın bir lafı var. 'Kaz uçar da laz uçmaz mı' Bu işe girerken de böyle nükdeli şeyleri vardır.
Ahmet Hakan: Selçuk bey, bizim şu sıralarda en çok konuştuğumuz konu salgın. Ülkemiz bu salgından etkileniyor, birçok sektör kapandı. Siz solunum cihazı çok önemli dendi. Hatırlarsanız büyük felaket senaryoları da yazıldı. Dendi ki solunum cihazları yetmeyecek, öyle bir an gelecek ki hastalar akın edecekler ve çok büyük ihtiyaç duyulacak dendi. Siz tam bu noktada 'biz yerli bir solunum cihazı üretebiliriz' dediniz. Şöyle bir sözünüz de var 'Mühendislerimiz bizi bir odaya kapatın başarana kadar da çıkarmayın dediler ve bunu başardılar'
Selçuk Bayraktar: Salgının başladığı dönemde bütün dünyada salgının özellikle hastalığın kötü seyrettiği durumlarda ağır bir zatüreye dönüştüğü, o durumlarda da solunum cihazına bağlanma gerekliliği gibi; ben de çok yoğun makaleleleri takip ediyordum.
Ülkemize geldikten sonra da, ülkemizin şu yönünü gördük. Dünyada kişi başına en çok yoğun bakım düşen ülkelerden biri. Bizde altyapı çok sağlam.
Pandemi hesapları yapıyoruz, modellemeler yapıyoruz mühendis arkadaşlarla beraber yaptığımız çalışma.
Bir taraftan bütün dünyayı sarıyor bu. Bir taraftan İHA çalışmalarına devam ediyoruz, bir taraftan bilgi sahibi olmamız gerekiyor konuyla alakalı. Solunum cihazı ihtiyacı acaba olur mu Türkiye'de? Bütün dünya peşine düştü o dönemde hatta.
Eğer hastalık büyürse olabilir, bizdeki rakamlar da yetmeyebilir. Bunu hesap edince görebiliyorsunuz, tabi Allah'a şükür böyle bir şey olmadı. Zaten iki sebebe bağlıyorum
Bir, bizim hazırlığımız çok iyi durumda dünyaya göre. Ama dünyada gelişmiş ülkelerde bile büyük sıkıntılar yaşanabilecek duruma geldi. Solunum cihazları yetmedi.
O dönemde hızla dedik ki biz ne yapabiliriz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın desteklediği bir firma vardı. Ve 12 adet cihaz üretmeyi başarmışlardı. Tabi yoğun bakım solunum cihazı. Türkiye'de diğer tipler var, transport tipi var.
En hızlı şekilde üretilmesi lazım. Rakamlar çok yüksek bir yere geldi mi ihtiyaç olabilirdi. Hazırlıklı bile olsanız bu olabilirdi.
Sağlık görevlileri hayatları pahasına mücadele veriyorlar. Belki ölecek, onu bilmesine rağmen insanları tedavi etmeye çalışıyor. Biz de mühendisiz, bu kadar eğitim görmüşüz. Ülkemiz için İHA/SİHA yapıyoruz. Ne yapmamız lazım?
Mühendis olarak kendi alanımızda en etkin biçimde faydalı olabiliriz. Önce firma tespit edildi, ürününü sorduk. Çok kullanıldığını ve beğenildiğini söylediler. Biz dedik ki buna mühendislik olarak destek verelim. Çünkü firma çok ufak, 3-4 kişilik bir firma. ASELSAN ile görüştük, BAYKAR'da biz kalabalık bir ekibiz. Onlar da ne yapabiliriz duygusu vardı.
Öncelikle mühendislikle alakalı eksikleri gidermek ve hızlıca üretmek gerekiyor. Aynı şeyi hızlı üretebilecek, bizim imalat tarzımız da biraz butik. Havacılıkta böyledir, bir şeylerden yüz binlerce yapmazsınız. Haftada bir uçak yaparsınız, ayda bir uçak yaparsınız. Ve biraz terzi gibi yapılır. Otomativ ve beyaz eşyada ise çok yüksek hacimler olur. Arçelik ile görüşüldü. Oradaki mühendisler de büyük heyecan duydular.
Biz bir şekilde, bu takım bir araya geldi ve başladı. Biz dedik ki bir şey daha yapalım, sipariş de verelim. Devlete bağışlanmak, Sağlık Bakanlığı'na bağışlamak üzere. Dünyada bazı fakir ülkelerde hiç yok, bazılarında zengin olmasına rağmen hiç yok. Az sayısı. Gerekirse de insanlığa bir faydası olsun. Çünkü Türkiye'nin hazırlığı, altyapısı çok ciddi. Sağlık sistemi de çok sosyal. Yurt dışında da yaşadım, kıyaslanamaz. Çok adaletli, çok daha insana dokunur bir sistem.
Bu anlamda biz sipariş de verelim dedik, bir kampanya başlattık. Bu cihazı aynı zamanda Sağlık Bakanlığımıza verilmek üzere biz BAYKAR olarak 250 adet bağışladık. Peşinden ASELSAN 250 adet bağışlayacağını, ROKETSAN yine 250 adet, bağışlayacağını söyledi. Amazon Türkiye 100 adet, Arçelik 150 adet, Havelsan 100 adet. TUSAŞ ve TARNET de bağış yapacak. Binin üzerinde biz cihazı bu şekilde bağışlanmak üzere topladık.
Henüz üretim yok, daha sürecin başındayız. Asıl Cumhurbaşkanımıza konuyu aktardık. 'Ne yapmamızı önerirsiniz' dedik. 'Ben Türk mühendislerine güveniyorum. Ne gerekiyorsa biz de yapmaya hazırız' dedi. Biz hemen bu ekibi kurunca, o önemliydi.
Bir cihaz yapacaksınız, yanlış olmaması lazım. Zarar verme ihtimaliniz var. Çok önemliydi bizim için o moral destek. Sağlık Bakanlığımız da hemen 5 bin adet sipariş vereceğini söyledi. Biz cihazın hemen eksikliklerini ve bir yandan da hızla üretim serüvenine başladık.
Dünyada birçok ülke buna ihtiyaç olurken, cihazın parçalarının satışı yasaklanmaya başladı. Bir parçası Malezya'da Tayvan'da yapılıyor. Bunlar ithalat yasağına girmeye başladılar. Hatta siparişler iptal oldu, birbirlerinin siparişlerini kestiler.
Cihazın içindeki bileşenleri de yerli yapmak... Tasarımı tümüyle yerli. Ama üretirken başka başka parçalar alıyorsunuz. Bunları yerli yapmamız lazım. ASELSAN'daki mühendis arkadaşlarımız, içindeki hava akışını kontrol eden valfler var, onun yerli yapılması gerekiyordu. 'Bizi bu odaya kilitleyin, bitirene kadar da çıkarmayın'
Ahmet Hakan: Kaç günde bitirdiler?
Selçuk Bayraktar: Çok hızlı bir sürede sonuç alındı. Bir örnek vereyim, o valfin içinde kauçuk parça yapılacaktı. Kimi aradıysak; Albert bey var Tekno Kauçuk. Kendisi de hasta olmuş. Ben aradım kendisini, 'ben hastayım' dedi. Ben dedim işte böyle böyle bir şey yapıyoruz çok geçmiş olsun. Bir cümle daha kurmayın dedi, biz ne gerekiyorsa yapmaya hazırız, ben fabrikayı şimdi açtırıyorum dedi, mevzuyu biliyorum dedi. Bu bizi çok etkiledi tabi.
Sonuçta çok hızlı bir şekilde 15 gün içinde seri imalat portatipi çıktı. Sonra 100 adet cihaz, Başakşehir Şehir Hastanesi'ne teslim oldu. Bu ayın sonuna kadar 500 adet üretilecek denmişti, üretildi, onlar da yurt dışına gidiyorlar. Türkiye'nin ihtiyacı yok. Bu ayın sonuna kadar da 5 bin adet.
DÜNYA DEVLERİ BAŞARAMADI
Selçuk Bayraktar: Solunum cihazı bence burada en önemli husustur. Solunum cihazı hikayesindeki en büyük kazanım ne deseniz; seferberlik olabilmesi, birliktelik o ruh olabilmesi. En başta devlet bu çok güzel bir model. Bir girişim firması var. Devlet bunları hızla organize ediyor. Bir araya getiriyor. Dünya devleri bunu başaramadı. Birbirleriyle daha hızlı yapmaları gerekirdi. Birçok dev solunum cihazı işine girdi ve başaramadılar. Bence yaklaşımdan dolayı yapamadılar. Belki teknik alt yapıları daha fazla. Zaten cihaz üretiyorlar. Birikimleri var. Ben hatta düşünüyordum; niye başaramıyorlar, niye olmuyor. Bence yaklaşımdan kaynaklı. Yaklaşım çok kritik. Hırsla hareket ederseniz kimse başarılı olamıyor.
FACEBOOK YORUMLAR