Prof. Dr. Akça: Her 5 çocuktan 1'i siber zorbalık mağduru

KOCAELİ Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emel Baştürk Akça, Türkiye'de son dönemlerde her 5 çocuktan 1'inin siber zorbalığa maruz kaldığını,...

Prof. Dr. Akça: Her 5 çocuktan 1'i siber zorbalık mağduru
06 Mart 2020 - 23:07 - Güncelleme: 06 Mart 2020 - 23:07
KOCAELİ Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emel Baştürk Akça, Türkiye'de son dönemlerde her 5 çocuktan 1'inin siber zorbalığa maruz kaldığını, okul öncesinden başlayarak etik internet kullanımına dair bilinçlendirilmeye ihtiyaç olduğunu söyledi.

Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emel Baştürk Akça, TÜBİTAK'ın desteğiyle çocuklar üzerinde ciddi psikolojik ve fiziksel zarara neden olan siber zorbalığın etkilerinin araştırılması için 7 ilde 1400 ortaokul öğrencisinin katılımıyla anket yaptırdı. Siber zorbalık hakkında çeşitli soruların bulunduğu ankette, çalışma yapılan 7 ildeki 80 öğrenciyle de yüz yüze görüşülerek siber zorbalığın olumsuzlukları belirlenmeye çalışıldı. Amacının dijital ortamda yaşanan zorbalığın çocukları üzerindeki olumsuz etkilerini belirlemek ve bu sorunlara dikkat çekmek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akça, "Siber zorbalık internet teknolojileri aracılığıyla, sosyal medya, mobil cihazlar ya da bir takım yazışma grupları aracılığıyla birine karşı hakaret, tehdit ve taciz içeren mesajlar göndermek gibi çok çeşitli istenmeyen davranışlar bütünüdür. Biz TÜBİTAK desteğiyle geniş kapsamlı bir saha çalışması yürütmüştük. 7 ilde ortaokul öğrencileriyle siber zorbalığı nasıl deneyimledikleriyle ilgili bir projemiz vardı. Bu çalışmanın sonucunda öğrencilerin yaklaşık yüzde 20'sinin siber zorbalığa maruz kaldığını gördük. Ya da başka bir deyişle her 5 çocuktan 1 tanesi siber zorbalığa maruz kalıyor" dedi.

'SİBER ZORBALIK ORANI ANKETTE ÇIKAN ORANDAN ÇOK DAHA YÜKSEK'
Siber zorbalığa maruz kalan çocukların aile baskısı gibi çeşitli nedenlerden dolayı bunu dile getirmediğini vurgulayan Prof. Dr. Akça, "Anketten çıkan sonuç yüzde 20 ama benim şahsi fikrimi soracak olursanız, 'Siber zorbalık yaşadınız mı?' diye sorduğunuzda duyduğunuz cevaplarla aldığınız oranlar biraz daha düşük oluyor. Türkiye'de bence özellikle ortaokul düzeyinde öğrencilerin çok daha büyük bir oranının siber zorbalığı deneyimlediğini düşünüyorum. Yani zorba, kurban ya da seyirci pozisyonunda siber zorbalığa maruz kalınıyor. Türkiye'de bu oranın giderek artmasından da endişe ettiğimi söyleyebilirim" diye konuştu.
'İNTERNET KULLANIMI NE KADAR FAZLAYSA, ZORBALIK ORANI O KADAR ARTIYOR'
Siber zorbalığın yalnızca Türkiye'de değil, Avrupa ülkelerinde de yaygın bir sorun olduğunu söyleyen Prof. Dr. Emel Baştürk Akça, şöyle konuştu:
"Dijitalleşme oranına bağlı olarak siber zorbalık oranı da artıyor. Avrupa ülkelerinde de bu durum öyle. Yani internet kullanımı ne kadar fazlaysa zorbalığı deneyimleme oranı da o kadar yükseliyor. Özellikle çeşitli Avrupa ülkelerinde zorbalığı önlemeye yönelik Avrupa Birliği projeleri var. Mesela Danimarka zorbalığın çok yüksek olduğu ülkelerden bir tanesiydi ama son 3-4 yıldır okul düzeylerinde yapılan çalışmalarla oranların düştüğünü görüyoruz. Yani bunun önlenemeyecek bir şey olduğunu düşünüyorum ama okul öncesinden başlayarak etik internet kullanımına dair bilinçlendirilmeye ihtiyacımız var. Ayrıca çocukların dijital ortamda kendi güvenliklerini nasıl sağlayacakları konusunda hem teknik anlamda hem de daha sosyal anlamlarda da desteklenmeleri sağlıklı sonuçlar getiriyor."
'DUYGUSAL DESTEK HEM ZORBAYA, HEM KURBANA VERİLMELİ'
Siber zorbalık konusunda mağdurun yanı sıra zorbanın da incelenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Akça sözlerine şöyle devam etti:
"Siber zorbalığa maruz kalanların, yaşadıkları duygusal travmayı iyi anlamak lazım ama genellikle okul ortamlarında yapılacak müdahaleler çok önemli. Rehberlik öğretmenleri bu konuda yapılabilecek destekler konusunda bilinçliler. Ebeveynlerin de duygusal anlamda çocuklarına destek olması çok önemli. Bir tedavi demeyelim ama hem mağdurların hem de zorbalarında duygusal anlamda desteğe ihtiyacı olduğunu belirtmem gerekiyor. Çünkü zorbalık yapanın da nedenini anlamak lazım. Birine kötülük yapmanın ya da hakaret etmenin de altında yatan sebepler vardır. Özellikle çocuklar için konuşuyorum. Dolayısıyla duygusal desteğin hem zorbaya hem de kurbana verilmesi önemlidir."
'ÇOCUKLARI KORUMAK İÇİN ADIMLAR ATMALIYIZ'
İnternet eğitiminin siber zorbalığın önlenmesi konusunda son derece önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akça, "Biz hep ebeveynlere, çocuklarına küçük yaştan itibaren internet kullanımı konuşunda kurallar belirlemesini tavsiye ediyoruz. Çünkü yaş büyüdükçe bu kuralları uygulamak çok daha zorlaşıyor. Küçük yaşta birtakım filtreler uygulayarak çocuklarımızı koruyabiliyoruz. İleri yaşlara geldiğimizde ebeveynlerin yapabileceği en önemli şey çocukların dijital ortamda yaşadıkları sorunları kendileriyle açıkça paylaşabilecekleri yönünde güven vermeleri. Çünkü bizim genellikle gördüğümüz vakalar şu şekilde oluyor. Çocuk zorbalığa maruz kalıyor ama anne ve babasından korktuğu ve çekindiği için paylaşamıyor. Durum böyle olunca da olay maalesef daha da büyüyor. Yani tehdit haline gelmeye başlıyor. O nedenle anne ve babalardan özellikle bunu hatırlatmamız gerekiyor. Çocuğunuzla bir güven ilişkisi temin edin ve ne olursa olsun çocuğunuzu korumaya yönelik adımlar atacağınız konusunda çocuklarımızı inandırmalı ve bir güven sağlamalıyız" dedi.
'10 YAŞINDAKİ ÇOCUK BİLE MARUZ KALABİLİYOR'
Prof. Dr. Emel Baştürk Akça, siber zorbalığı her yaştan insanın bilinçsiz ya da bilinçli bir şekilde uyguladığına vurgu yaparak, şöyle konuştu:
"Siber zorbalık konusu aslında hiç gündemden düşmüyor. Çeşitli durumlarla ve vakalarla tekrar karşımıza çıkıyor. Son günlerde 'Dahi çocuk' diye medyada gördüğümüz 10 yaşındaki bir çocuğun da aslında dijital ortamda bir siber zorbalığa maruz kaldığını biliyoruz. Hatta nefret söylemi içeren söylemlerle karşılaşıldı. O yüzden sadece ergenler birbirine zorbalık yapmıyorlar. Yetişkinlerin de bir çocuğa karşı zorbalık yaptığını görmüş olduk. Yetişkinler bunu yapıyorsa hukuki sürecin de işletilmesi gerektiğinin altını çizmek lazım. Çünkü dijital ortam hepimizin güven içinde bulunabileceği bir alan olmalı." 
DHA

FACEBOOK YORUMLAR