Karantina günlerini evde geçirenler için 6 öneri

Dünyada etkisini gösteren koronavirüs salgınının Türkiye'de de görülmesinin ardından vatandaşlar evlerinde daha fazla vakit geçirmeye başladı.  "Evde kal" çağrılarına uyan...

Karantina günlerini evde geçirenler için 6 öneri
25 Mart 2020 - 14:41 - Güncelleme: 25 Mart 2020 - 14:41
Dünyada etkisini gösteren koronavirüs salgınının Türkiye'de de görülmesinin ardından vatandaşlar evlerinde daha fazla vakit geçirmeye başladı.  "Evde kal" çağrılarına uyan vatandaşlara, uzmanı 6 aktivite önerisinde bulundu.

Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgınının Türkiye'de de görülmeye başlamasıyla alınan önlemler daha da artırıldı. İstanbul Kent Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Caner Yazıcıoğlu, karantina günlerini evde geçirenler için aktivite önerilerinde bulundu.Yazıcıoğlu, "Gerçekte neye hasret kaldığımız konusunda bir farkındalık keşfedebiliriz. Tam olarak neye ihtiyaç duyuyoruz? Vakit bulamadığımız gerekçesiyle yapamamaktan şikayet ettiğimiz şeyleri yapabiliriz" dedi.

BU ÖNERİLERE UYABİLİRSİNİZ

"Evde kalınan süre boyunca gerçekte neye hasret kaldığımız konusunda bir farkındalık keşfedebiliriz" ifadelerini kullanan Yazıcıoğlu, önerilerini şöyle sıraladı:

"Vakit bulamadığımız gerekçesiyle yapamamaktan şikayet ettiğimiz şeyleri yapabiliriz. Merakımızı cezbeden konuları araştırabilir, kitapları okuyabilir, dizi ve filmleri seyredebiliriz. Aslında pek de felaket senaryoları türettiğimiz kadar vahim durumda değiliz. İnternet ve GSM erişimlerimiz var. Eskittiğimiz ve ihmal ettiğimiz kişileri arayarak geçmişlerimizi yad edebiliriz. Çok eskiden yakınlarımızla bir araya geldiğimizde eski foto albümlerimizi ortaya dökerdik. O albümlere göz gezdirebilir, bir kenara kaldırdığımız ve her biri anlam yüklü eşyalarımıza, mektuplarımıza göz atabiliriz. Emin olalım ki; her bir eski fotoğraf ve eşyaya baktığımızda geçireceğimiz süre çok uzun olacak. Ancak en önemlisi, yaşadığımız bu süreçten iyi birer ders çıkarmamız gerektiğidir. Belki de oturup bu anlarda hissettiklerimizi tüm samimiyetimizle yazıya dökebilir, gelecekte de dönem dönem okuyarak anlarımızın kıymetine hak ettiği değeri atfedebiliriz. Sağlık Bakanımızın da dediği  gibi 'Hayat Eve Sığar'."

"STRES VE PANİK BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ YIKABİLİR"

Tedbir almak ile panik yapmak arasındaki farkın ve farkındalığın sağlanmasının temel unsur olduğunu dikkat çeken Yazıcıoğlu, "Bilim insanları ve kamu yöneticilerimizin de sıklıkla vurguladığı üzere, tedbirimizi almaktan imtina etmemeliyiz ancak panik yapmak olumsuz etkilere mahal verecektir. Kanser tedavisi esnasında, doktorların hastalarına tavsiye ettiği en önemli ilaç moraldir. Çünkü moral ve motivasyon açısından iyi durumda olan birey, yaşadığı tüm süreçlerde yakalaması gereken adaptasyona rahatlıkla ulaşabilecektir. COVID-19 pandemisi için uzmanlarımızın da sıklıkla açıkladığı gibi, bağışıklık sistemimizi güçlü tutmamız gerekmektedir. Yine uzmanların altını çizdiği üzere, vücudumuzun salgıladığı hormonlar biyolojik sistemimizin eksiksiz işlemesini mümkün kılmaktadır. Ancak aşırı stres ve panik yaşayan bireylerin salgıladığı hormonlar, bağışıklık sistemimiz açısından yıkıcı etkilerde bulunabilir. Bu durumu önemsememek ve bir rehavet havası oluşturmaktan bahsedemeyiz, mutlaka birtakım tedbirler almalı ve gerekli ölçüde endişe duymalıyız. Ancak bunu bir yıkım olarak görmek ve felaket senaryoları türetmek, sürecin iyileşmesi adına bir yarar sağlamayacağı gibi, daha kötü sonuçları da doğurabilir" diye konuştu.

"KURGULADIĞIMIZ SENARYOLARIN İÇERİĞİNE DİKKAT ETMEK GEREKİYOR"

Kişilerarası iletişim süreçlerindeki en önemli hatalardan bir tanesinin, iletişim eylemindeki kişilerin birbirinin zihnini okumaya çalışarak karar verme ve hükümde bulunması olduğunu ifade eden Caner Yazıcıoğlu, şunları söyledi:

"Bu durum tıpkı fal bakmak gibi, birtakım hurafeler inşa etmeye benzer. Hayatımızdaki gelişmelere, sanılarımız ve hislerimizle bir anlam yüklediğimizde, karar ve hareketlerimizde yanlış eylemlere düşebiliriz. Yaşadığımız çağda kullanılan teknoloji ve dijital mecra erişimlerinin bizlere birçok mit ve meta sunması sayesinde, hayal dünyamız ve hipotez kurma güdümüzün güçlendiği aşikar. Bu noktada, düşündükçe kurguladığımız senaryoların içeriğine dikkat etmemiz gerekiyor. Pandemi hakkında dijital mecralar aracılığıyla birçok iddia ve sav sunuldu. Öncelikle belirtmek gerekir ki; bilgiye erişim kaynağımız çok önemli. Bu sürecin bir enfeksiyon hastalığı olduğunu, virüsün özellik ve izolasyonuna ilişkin tıp alanındaki bilim insanlarımızın açıklamalarına kulak vermemiz gerektiğini unutmayalım. Kamusal strateji ve önlemler için de, kamu yöneticilerimizin uyarılarını dikkate almalı, bunun dışındaki sanal ortamın klavye aktörlerine itimat etmemeliyiz. Nitekim, asparagas ve spekülasyonların yıkıcı etkileri tarih boyunca kendini elim sonuçlarla göstermiştir. Kısacası olaylar karşısında, gereksiz rehavete kapılmadan müsterih olmak ve işin ehillerine kulak vererek bilgiyi edinmek mühim."

Yazıcıoğlu, 65 yaş üstüne gelen sokağa çıkma yasağı için "Sosyal devletin vatandaşını korumaya alması için gerekli görülen bu tedbirler, bireyler tarafından doğru içselleştirilmeli. Genç arkadaşlarımızın da, gelecekte yaşlanacaklarının ve bu tür bir duruma maruz kalabileceklerinin farkında olarak hareket etmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
DHA

FACEBOOK YORUMLAR