'Kadın öğretmenler yönetici olmak istemiyor'
MEMUR-Sen ve Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 'Kadın Öğretmenlerin Çalışma Hayatı: Tespitler ve Öneriler' raporuna göre öğretmenlerin yüzde 71'inin yönetici olmak...
Editör: Hayran Kaldım
06 Mart 2020 - 22:58 - Güncelleme: 06 Mart 2020 - 22:58
MEMUR-Sen ve Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 'Kadın Öğretmenlerin Çalışma Hayatı: Tespitler ve Öneriler' raporuna göre öğretmenlerin yüzde 71'inin yönetici olmak istemediklerini söyledi. Yalçın "İş- aile uyumu açısından yaşanan sorunlar, küçük yaş grubunda çocuğa sahip olmak, iş yükünün fazla olması tercih edilmeme noktalarından" dedi.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, kadın öğretmenlerin çalışma hayatındaki durumlarının iyileştirilmesi çerçevesinde hazırlanan 'Kadın Öğretmenlerin Çalışma Hayatı: Tespitler ve Öneriler' raporunu, basın toplantısında açıkladı. Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Kadın Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, Ankara, İstanbul, İzmir, Trabzon ve Diyarbakır olmak üzere 5 ilde toplam 65 kadın öğretmen, müdür ve müdür yardımcısı ile derinlemesine mülakatlar yapıldığını söyledi. Aydın, nicel araştırmada ise, seçilen 12 ilde, 332 okulda 2 bin 717 kadın öğretmen ve yöneticiye de anket uygulandığını kaydetti. Eğitim sektöründe kadın öğretmenlerin sayısının gelecek dönemde de sürekli artacağının öngörüldüğü kaydeden Aydın, "Kadın öğretmenlerin taleplerine cevap vermeyen politikaların ihtiyaçlara uygun şekilde revize edilmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, kadın öğretmenlerin iş-aile uyumunu artırmaya ve çalışma hayatında karşılaştıkları sorunları çözmeye yönelik başarılı politika ve uygulamalar küresel düzeyde de izlenmelidir" dedi.
'ÖĞRENCİ DİSİPLİNSİZLİĞİ YÜZDE 81'
Memur-Sen ve Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, araştırma kapsamında katılımcıların iş ile ilgili zorlayıcı olarak belirttikleri hususlara ilişkin, şunları söyledi:
"Öğrenci disiplinsizliği konusu bu hususlar içerisinde yüzde 81 boyutuyla kadın öğretmenlerin en fazla mustarip olduğu konulardan biridir. Ders dışı iş yükü yüzde 77 olarak yine kadın öğretmenlerin mustarip olduğu konulardan birisidir. Maaş seviyesi konusu ise, yüzde 77 oranında, veli ilgisizliği veya veli baskısı da bu anlamda yüzde 67 oranında raporda yerini almış durumdadır. Ortalama sınıf mevcutları Türkiye genelinde çıkan sınıf mevcutları OECD ortalamasına çok yaklaşmış durumdadır. Demokratik dağılımı dikkate aldığınızda bölgelere ve illere göre farklılık arz eden bir durum var. Bazı yerlerde sınıf mevcutlarının düşürülmesine ihtiyaç var."
'YÖNETİCİLİK TERCİH EDİLMİYOR'
Yalçın, araştırmaya katılan kadın öğretmenlerin yüzde 71'inin yönetici olmak istemediklerini belirterek, "Araştırmaya göre öğretmenler, öğretmenliği yöneticiliğe tercih etmektedir. Nitel araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda, katılımcılara göre kadın öğretmenlerin yönetici olmaları konusunda yaşadıkları zorluklar var. Yönetici olmaları aile sorumluluklarının yerine getirilmesini zorlaştırıyor. İş- aile uyumu açısından yaşanan sorunlar, küçük yaş grubunda çocuğa sahip olmak, iş yükünün fazla olması, tam zamanlı çalışma düzeni ve yöneticilik yapan öğretmenler için özlük haklarında farklılaşma olmaması konusu da bu anlamda tercih edilmeme noktalarından biridir" dedi.
'KREŞ İMKÂNLARI YAYGINLAŞTIRILABİLİR'
Kadın öğretmenleri en çok zorlayan faktörlerden birisinin de iş-aile uyumunun sağlanması olduğunu belirten Yalçın, "Bu bakımdan, kaliteli, düşük bedelli ya da bedelsiz, coğrafi olarak kolay erişilebilir ve çalışma saatleri ile uyumlu çocuk bakım ve okul öncesi eğitim hizmetlerinin devlet tarafından sunulması veya her okulda kreş̧ ve ana sınıfının açılması yoluyla kreş̧ imkânları yaygınlaştırılabilir. Kreş̧ imkânlarının yaygınlaştırılması, aynı zamanda ailenin güçlendirilmesini sağlayacak, çocukların bilişsel ve sosyal gelişimlerini olumlu yönde etkileyecek ve sosyal eşitsizliklerle mücadeleye katkıda bulunacaktır. Kadın öğretmenlerin doğum sonrasında kullandıkları raporların azaltılması için ücretli doğum izni süreleri uzatılmalı ve çoğu öğretmenin tam zamanlı çalışmaması nedeniyle süt izninin kullanımı açısından yaşanan aksaklıklar giderilmelidir. Ücretli izin sürelerinin yeniden düzenlenmesi ve emzirme izninin özellikle kadın öğretmenleri boyutuyla çok nitelikli olarak mesai dolayısıyla kullanılamadığı dikkate alındığında bir çıkış kapısı aralanmalıdır" diye konuştu.
'100 BİN DESTEK PERSONELİ PLANLANMALI'
Okul öncesi öğretmenlerin kadın öğretmenler arasında en yoğun alan olduğunu ifade eden Yalçın, "Okul öncesi eğitim sabır, özveri isteyen ve dolayısıyla bir anne şefkatiyle yaklaşım gerektiren öz yeterlilikleri yeterli düzeyde gelişmemiş, çocukların olduğu bir zeminde buranın kadın öğretmenler tarafından icra ediliyor oluşu bir avantajdır. Burada bir dezavantaj var. Okul öncesi eğitimin de fiziki kapasitesinin artırımına ihtiyaç var. Bu kapasite artırımını destekleyecek unsurlar da devreye konulmalıdır. Öğretmen ihtiyacı bu anlamda karşılanmalı; ama burası öğretmenlerin yalnız başına yapabileceği bir alan değildir. Yardımcı destek personeline bu alanda ihtiyaç var. Bu vesileyle bunun için 100 bin destek personeli istihdamı planlanmalıdır. Okul öncesi eğitimde mutlaka öğretmenlerin nefes alabileceği, çocuklarla nitelikli ilgilenmenin gerçekleşebileceği bir zemin kurgulanmalıdır" dedi.
DHA
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, kadın öğretmenlerin çalışma hayatındaki durumlarının iyileştirilmesi çerçevesinde hazırlanan 'Kadın Öğretmenlerin Çalışma Hayatı: Tespitler ve Öneriler' raporunu, basın toplantısında açıkladı. Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Kadın Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, Ankara, İstanbul, İzmir, Trabzon ve Diyarbakır olmak üzere 5 ilde toplam 65 kadın öğretmen, müdür ve müdür yardımcısı ile derinlemesine mülakatlar yapıldığını söyledi. Aydın, nicel araştırmada ise, seçilen 12 ilde, 332 okulda 2 bin 717 kadın öğretmen ve yöneticiye de anket uygulandığını kaydetti. Eğitim sektöründe kadın öğretmenlerin sayısının gelecek dönemde de sürekli artacağının öngörüldüğü kaydeden Aydın, "Kadın öğretmenlerin taleplerine cevap vermeyen politikaların ihtiyaçlara uygun şekilde revize edilmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, kadın öğretmenlerin iş-aile uyumunu artırmaya ve çalışma hayatında karşılaştıkları sorunları çözmeye yönelik başarılı politika ve uygulamalar küresel düzeyde de izlenmelidir" dedi.
'ÖĞRENCİ DİSİPLİNSİZLİĞİ YÜZDE 81'
Memur-Sen ve Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, araştırma kapsamında katılımcıların iş ile ilgili zorlayıcı olarak belirttikleri hususlara ilişkin, şunları söyledi:
"Öğrenci disiplinsizliği konusu bu hususlar içerisinde yüzde 81 boyutuyla kadın öğretmenlerin en fazla mustarip olduğu konulardan biridir. Ders dışı iş yükü yüzde 77 olarak yine kadın öğretmenlerin mustarip olduğu konulardan birisidir. Maaş seviyesi konusu ise, yüzde 77 oranında, veli ilgisizliği veya veli baskısı da bu anlamda yüzde 67 oranında raporda yerini almış durumdadır. Ortalama sınıf mevcutları Türkiye genelinde çıkan sınıf mevcutları OECD ortalamasına çok yaklaşmış durumdadır. Demokratik dağılımı dikkate aldığınızda bölgelere ve illere göre farklılık arz eden bir durum var. Bazı yerlerde sınıf mevcutlarının düşürülmesine ihtiyaç var."
'YÖNETİCİLİK TERCİH EDİLMİYOR'
Yalçın, araştırmaya katılan kadın öğretmenlerin yüzde 71'inin yönetici olmak istemediklerini belirterek, "Araştırmaya göre öğretmenler, öğretmenliği yöneticiliğe tercih etmektedir. Nitel araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda, katılımcılara göre kadın öğretmenlerin yönetici olmaları konusunda yaşadıkları zorluklar var. Yönetici olmaları aile sorumluluklarının yerine getirilmesini zorlaştırıyor. İş- aile uyumu açısından yaşanan sorunlar, küçük yaş grubunda çocuğa sahip olmak, iş yükünün fazla olması, tam zamanlı çalışma düzeni ve yöneticilik yapan öğretmenler için özlük haklarında farklılaşma olmaması konusu da bu anlamda tercih edilmeme noktalarından biridir" dedi.
'KREŞ İMKÂNLARI YAYGINLAŞTIRILABİLİR'
Kadın öğretmenleri en çok zorlayan faktörlerden birisinin de iş-aile uyumunun sağlanması olduğunu belirten Yalçın, "Bu bakımdan, kaliteli, düşük bedelli ya da bedelsiz, coğrafi olarak kolay erişilebilir ve çalışma saatleri ile uyumlu çocuk bakım ve okul öncesi eğitim hizmetlerinin devlet tarafından sunulması veya her okulda kreş̧ ve ana sınıfının açılması yoluyla kreş̧ imkânları yaygınlaştırılabilir. Kreş̧ imkânlarının yaygınlaştırılması, aynı zamanda ailenin güçlendirilmesini sağlayacak, çocukların bilişsel ve sosyal gelişimlerini olumlu yönde etkileyecek ve sosyal eşitsizliklerle mücadeleye katkıda bulunacaktır. Kadın öğretmenlerin doğum sonrasında kullandıkları raporların azaltılması için ücretli doğum izni süreleri uzatılmalı ve çoğu öğretmenin tam zamanlı çalışmaması nedeniyle süt izninin kullanımı açısından yaşanan aksaklıklar giderilmelidir. Ücretli izin sürelerinin yeniden düzenlenmesi ve emzirme izninin özellikle kadın öğretmenleri boyutuyla çok nitelikli olarak mesai dolayısıyla kullanılamadığı dikkate alındığında bir çıkış kapısı aralanmalıdır" diye konuştu.
'100 BİN DESTEK PERSONELİ PLANLANMALI'
Okul öncesi öğretmenlerin kadın öğretmenler arasında en yoğun alan olduğunu ifade eden Yalçın, "Okul öncesi eğitim sabır, özveri isteyen ve dolayısıyla bir anne şefkatiyle yaklaşım gerektiren öz yeterlilikleri yeterli düzeyde gelişmemiş, çocukların olduğu bir zeminde buranın kadın öğretmenler tarafından icra ediliyor oluşu bir avantajdır. Burada bir dezavantaj var. Okul öncesi eğitimin de fiziki kapasitesinin artırımına ihtiyaç var. Bu kapasite artırımını destekleyecek unsurlar da devreye konulmalıdır. Öğretmen ihtiyacı bu anlamda karşılanmalı; ama burası öğretmenlerin yalnız başına yapabileceği bir alan değildir. Yardımcı destek personeline bu alanda ihtiyaç var. Bu vesileyle bunun için 100 bin destek personeli istihdamı planlanmalıdır. Okul öncesi eğitimde mutlaka öğretmenlerin nefes alabileceği, çocuklarla nitelikli ilgilenmenin gerçekleşebileceği bir zemin kurgulanmalıdır" dedi.
DHA
FACEBOOK YORUMLAR