Greenpeace'in çarpıcı raporu: Balık diye bakın ne yiyoruz

Greenpeace Akdeniz’in Türkiye’deki Deniz Canlılarında Mikroplastik Kirliliği Raporu’na göre incelenen balıkların yüzde 44’ünde mikroplastik bulunuyor. Kefalde bu oran yüzde 65’e kadar çıkarken midye yüzde 91’le başı çekiyor.

Greenpeace'in çarpıcı raporu: Balık diye bakın ne yiyoruz
26 Ekim 2019 - 20:55
Greenpeace Akdeniz, ‘mikroplastik’ denilen plastik partiküllerin Türkiye’deki deniz canlıları üzerindeki etkilerini araştırmak için geçtiğimiz temmuzda bir araştırma başlattı. Marmara, Ege ve Akdeniz’den 243 adet barbun, istavrit, kefal, mırmır, tekir balığı ile 32 adet karides, 317 adet midye dolma, Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Laboratuvarı’nda incelendi.
Yapılan incelemelerin sonuçlarıyla Türkiye’deki Deniz Canlılarında Mikroplastik Kirliliği Raporu yazıldı. Buna göre, 243 adet balığın yüzde 44,3’ünün mide ve sindirim duvarında mikroplastik bulunuyor. Kefalin yüzde 64,8’inde, barbunun yüzde 63’ünde, mırmırın yüzde 34,3’ünde, tekirin yüzde 32,8’inde, istavritin yüzde 26,7’sinde mikroplastik saptandı. Yani tüm balıkların yüzde 44,3’ünde mikroplastik var. Aynı rapora göre, kırmızı karides örneklerinin yüzde 18.8’inde mikroplastik yer alıyor. Rapora göre, ayrıca midyelerin yüzde 91,2’sinde mikroplastik var.
İnceleme yapılan deniz canlılarında 13 farklı polimer tipi mikroplastik tespit edildi. En fazla bulunan polimer tiplerinin ise tek kullanımlık plastiklerin üretiminde kullanılanlar olduğu görüldü.

DÜNYADAKİ BENZER TÜRLERDEN DAHA YÜKSEK
Mikroplastiklerin balıklar ve kuşlar için ciddi tehlikeler oluşturduğunu belirten Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden Doç. Dr. Sedat Gündoğdu şunları söyledi: “Özellikle balıklar ve kuşlar bu plastikleri yemek suretiyle, boğulup ölebiliyor. Hatta bazı mikroplastik partiküller balıkların sindirim kanalını tıkayabiliyor. Mikroplastiklerin belli boyuttan küçük olanları canlı vücudunun daha derinlerine kadar taşınıp bu organlarda birikebiliyor. Bu canlıları insanlar tükettiğinde bu mikroplastiklerin insana transferi söz konusu olabiliyor. Bunun da çok ciddi sağlık problemleri yaratma riski mevcut. Bu çalışmada elde edilen sonuçlardan özellikle barbun ve kefal balığında tespit edilen plastikler daha önce dünyanın farklı bölgelerinde benzer türler üzerine yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlardan daha yüksek. Adeta plastik bir kapanda gibiyiz. Bu konuda acil önlemler alınması gerekiyor.” 
ÜÇ TARAFI PLASTİKLERLE ÇEVRİLİ OLMAYAN TÜRKİYE İÇİN
Greenpeace Akdeniz Plastik Proje Sorumlusu Nihan Temiz Ataş ise “Raporumuz plastik kirliliğin deniz canlıları ve insan sağlığı için ne derece endişe verici olduğunu ortaya koyuyor. Daha da vahimi, bu mikroplastiklerin çoğunluğunun tek kullanımlık plastiklerin üretiminde kullanılan polimer tipteki plastikler olması. Bu sorunun tek bir çözümü var, tüketim kültürümüzü değiştirmek. Plastiği yok edemiyoruz, kullanıp uzağa atmanın bir çözüm olmadığı ve artık plastiğin tabaklarımızda olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorundayız. Atılacak ilk adım, alternatifi olan ve AB’de de yasaklanan tek kullanımlık ürünlerin Türkiye’de de yasaklanması olmalı. Üç tarafı plastikle değil denizlerle çevrili bir Türkiye için bunu yapmalıyız” dedi.

FACEBOOK YORUMLAR