Emekli Tuğgeneral Erenel'den İdlib değerlendirmesi

 EMEKLİ Tuğgeneral Doç. Dr. Fahri Erenel, "Rusya bir an önce Fırat Nehri batısında tam hakimiyeti sağlayarak  Akdeniz'de daimi güç haline gelme konusunda Suriye elde ettiği...

Emekli Tuğgeneral Erenel'den İdlib değerlendirmesi
28 Şubat 2020 - 22:44 - Güncelleme: 28 Şubat 2020 - 22:44
 EMEKLİ Tuğgeneral Doç. Dr. Fahri Erenel, "Rusya bir an önce Fırat Nehri batısında tam hakimiyeti sağlayarak  Akdeniz'de daimi güç haline gelme konusunda Suriye elde ettiği kazanımları kalıcı hale getirmeye çalışıyor. Bu hedefin gerçekleşmesini etkileyebilecek bölgesel anlamda tek güç Türkiye" dedi. 

İdlib'den dün akşam saatlerinde acı haber geldi. Rejim güçlerinin hava saldırısında, 33 asker şehit düştü. Türk Silahlı Kuvvetleri saldırıya anında ve misliyle karşılık verdi. Hain saldırıyı değerlendiren İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Emekli Tuğgeneral Doç. Dr. Fahri Erenel,  bölgede 7'ye yakın mutabakat olduğunu söyledi.

Doç. Dr. Fahri Erenel, "Ancak bugüne kadar bu mutabakatların gereğinin tam anlamıyla yerine getirilmesi konusunda bu mutabakatlara imza atan aktörlerin ciddi endişeleri var. Mutabakatlara uyum konusu Suriye'nin sadece İdlib bölgesi için değil tamamı için geçerli bir durum. Aynı şekilde Barış Pınarı Harekatı'nın doğu ve batısında Rusya ile imzalanan mutabakatlara Rusya'nın uyum sağlamadığını çok iyi biliyoruz. Buradaki terör örgütü unsurlarını bölgeden atması gerekirken atmadığını, üstlendiği birçok işlevi yerine getirmediğini biliyoruz. Aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri'nin bu mutabakat kapsamında üstlendiği sorumlulukları yerine getirmediğini biliyoruz" diye konuştu. 

"ASTANA'DAN YARARLANAN RUSYA VE SURİYE" 

Astana sürecine dikkat çeken Doç. Dr. Erenel, "Bundan yararlananın Rusya ve Suriye olduğunu düşünüyorum. İdlib bölgesini stabil tutarak en güneyden başladılar. Burada ne kadar muhalif varsa yavaş yavaş kuzeye doğru adeta süpürdüler ve İdlib bölgesine yığdılar. İdlib'teki tek amaçlarının M4-M5 karayollarının açık olarak tutulmasının bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Her şeyi yanmış yıkılmış, endüstrisi tamamen yok olan ve vatandaşı şehirlerde yaşamayan bir ülke için öncelik iki karayolunun açık bulundurulması mıdır? Yoksa vatandaşın alt yapısı ve güvenliğini sağlayacak öncelikler midir? Ben Rusya'nın yönlendirilmesi ile özellikle rejimin Türkiye üzerine kanalize edildiğini düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu. 

"TÜRKİYE'NİN BÖLGEDE ETKİN OLMASI İSTENMİYOR" 

Rusya, ABD ve İran'ın Suriye'nin geleceğinde Türkiye'ye asla yer bırakmamayı hedeflediğini anlatan Doç. Dr. Erenel, şöyle devam etti: 

"Türkiye'yi burada mülteciler üzerinden zorlayarak uluslararası kamuoyuna bir mesaj vermek hedefindeler. Geleceğe yönelik ise burada adım adım özerk ve bağımsız bir Kürt devletinin oluşturulması. Bu Rusya'nın ve Amerika Birleşik Devletleri'nin ana felsefesinde var. Rusya ile Osmanlı İmparatorluğu döneminde (Sovyetler Birliği dönemi hariç) 18 kez savaşmış bir ülkeden söz ediyoruz. Dünyada ilk Kürdoloji Enstitüsü'nü kuran da Rusya'dır. Rusya'nın Osmanlı'nın kuzeyi ve güneyinde yaşayan Kürtler ile ilişkileri hiçbir zaman bitmemiştir. Buradaki adımlardan biri de Rusya ve Amerika'nın ortak anlaştığı konunun bir Kürt devleti kurmak olduğunu düşünüyorum. Bu devletin oluşumuna burada en büyük engel Türkiye. Şu anda anayasa görüşmeleri sürdürüldüğüne göre görüşmeler içerisinde Türkiye'nin kesinlikle yer almasını istemiyorlar. Türkiye'yi bu bölgeden bir şekilde çıkarmak konusunda çaba harcıyorlar. İdlib'e yönelik olarak rejimin ve onun arkasında İran'ın ve Rusya'nın temel yaklaşımının bu olduğunu düşünüyorum." 

"RUSYA'NIN HAMLESİ ULUSLARARASI HUKUKUN İHLALİDİR" 

Rusya ile Türkiye arasında gelişen ilişkilerin bir buzdağı gibi olduğunu ifade eden Emekli Tuğgeneral Doç. Dr. Fahri Erenel, şunları söyledi:

"Buzdağı'nın görünen yüzü ilişkilerin geliştiğini göstermiş gibi olsa da buzdağının altında çeşitli ve geniş sorun alanları mevcut. Yani bunların her biri Ukrayna'dan, Kırım'dan, Dağlık Karabağ bölgesinden, Kıbrıs'tan, Kosova'dan, Kuzey Makedonya'dan o kadar çok sorun alanları var ki bu sorun alanlarının hepsi buzdağının altında duruyor. Biz şu an buzdağının görünen yüzünü yani İdlib'i görüyoruz. Tüm sorun alanları sanki İdlip'te açığa çıkmış gibi görünüyor. Biriken enerjinin açığa çıkarak depreme yol açması gibi. Sorunun bu kadar etkili ve hızlı gelişmesinin perde arkasında Rusya'nın bir an önce bu sorunu çözmek olduğu anlaşılıyor. Rusya bir an önce Fırat Nehri batısında tam hakimiyeti sağlayarak  Akdeniz'de daimi güç haline gelme konusunda Suriye elde ettiği kazanımları kalıcı hale getirmeye çalışıyor. Bu hedefin gerçekleşmesini etkileyebilecek bölgesel anlamda tek güç Türkiye."  

Erenel, "Rusya'nın İdlip bölgesinde rejim güçlerini ve İranlı milisleri öne çıkararak Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik faaliyetleri her türlü çatışma hukukuna, yapılmış anlaşmalara aykırıdır ve açıkça uluslararası hukukun ihlalidir. Türkiye, Birleşmiş Milletler Anlaşmasının 51. maddesi gereği meşru müdafaa hakkını kullanmalıdır. Türkiye, Suriye topraklarında gözü olmadığını ve Suriye'nin bütünlüğünden yana olduğunu her fırsatta ifade etmiştir. Suriye'nin devlet olarak sahip çıkmadığı, öldürdüğü ve ölmeleri için adeta sürdüğü vatandaşlarına Türkiye'nin sahip çıktığı unutulmamalıdır. Bu insanlar için Rusya'nın bugüne kadar hiçbir girişimi olmamıştır." ifadesini kullandı.
DHA

FACEBOOK YORUMLAR