Efsane Vali Recep Yazıcıoğlu 4. Murat lakabının hikayesi
Türk Milleti’nin gönlünde taht kuran Recep Yazıcıoğlu, 2 Haziran 1948 tarihinde Trabzon'da dünyaya geldi. Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitiren Recep Yazıcıoğlu, 1968 senesinde Aydın'a kaymakam vekili olarak atandı.
Editör: Hayran Kaldım
16 Nisan 2019 - 13:36 - Güncelleme: 26 Şubat 2020 - 22:17
Recep Yazıcıoğlu 1971-84 arasında sırasıyla Kalkandere, Bahçe, Hamur, Ayvacık, Kırıkhan, Alaca,Akçakoca ilçelerinde kaymakamlık yaptı. Yazıcıoğlu, Turgut Özal'ın isteğiyle Tokat Valisi oldu. Tokat Valisi olarak görev yaptığı yıllar, Tokat’ın altın yılları olarak anıldı. 14 Ağustos 1989 tarihinde Aydın Valisi olarak göreve başlayan Yazıcıoğlu, 19 Ağustos 1991 tarihinde de Erzincan Valiliği'ne getirildi. Yazıcıoğlu, 26 Eylül 1999 tarihinde ise merkez valiliğine alındı.
Yazıcıoğlu tarihler 30 Ocak 2003’ü gösterdiğinde Denizli Valiliği'ne getirildi. Halkın süper valisi Yazıcıoğlu 02 Eylül 2003 tarihinde Eskişehir-Ankara Yolu üzerindeki Temelli Mahallesi yakınlarında geçirdiği trafik kazası sonucunda yaşamını yitirdi.
Efsane valinin cenazesi Aydın'ın Söke ilçesinde 10 Eylül 2003 tarihinde toprağa verildi.
Recep Yazıcıoğlu, görev aldığı yerlerde halka kendini çok sevdirdi. Nitekim Yazıcıoğlu enerjisiyle, halka karşı samimi duruşuyla, yaptığı hizmetlerle, birleştirici tavrıyla sevgiyi, saygıyı ziyadesiyle hak ediyordu.
Yazıcıoğlu, Tokat’ta vali olarak görev yaptığı sürede resmi dairelerde belli saat ve belli mekanlar dışında sigara, çay ve kahve içmeyi, kahvehanelerde kağıt ve okey oynanmasını yasakladı. Bu yasak ve sınırlamaların yanında bir de bildiri yayımladı. İçkili yerlerde kişi başına bir küçük şişe rakı veya üç şişeden fazla bira içilmeyeceğini duyurdu.
Bu uygulamaları sonucu, Yazıcıoğlu’na; efsane, süper vali isimleri arasında bir de ‘Dördüncü Murat’ lakabı eklendi. Tokat’ta kısa sürede yaptığı hizmetler yılın bürokratı unvanını kazanmasını sağlar. Ödülün Yazıcıoğlu’na neden verildiği şöyle belirtilir: “Türkiye’nin en genç valisi olmasına karşın Tokat’ta döneminde yapılan ilkokul ve sağlık ocağı sayısının Cumhuriyet döneminden fazla olması"
Merhum Recep Yazıcıoğlu’nun eşi Meryem Yazıcıoğlu 4. Murat lakabının nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatır:
“Çok titiz birisiydi. Aile hayatını çok önemserdi. Kahvede kağıt, okey gibi oyun oynayanlara karşı asla tahammülü yoktu. İnsanların işsiz güçsüz kahve köşelerinde oyun oynayarak boş vakit geçirmek yerine çalışmalarını, oyun oynamak yerine aileleriyle ilgilenmelerini önemserdi. O yüzden valilik yaptığı yerlerde ilk işi kahveleri okey salonlarını kapatıp kütüphaneye kültür merkezine çevirirdi. Genelde kadınların takdirlerini kazanmış dualarını almış bir valiydi. Yasaklardan dolayı halk bu lakabı taktı. Vali Bey hiç hoşlanmazdı bu lakaptan. Tokat’ta çok ciddi yasaklar getirdi tabii ki... Kahvehanelerde kağıt ve okey oynamayı yasakladı, içkili yerlerde kişi başına bir küçük şişe rakı veya 3 şişeden fazla bira içilmemesini şart koydu. Bunların hepsini zaten biliyorsunuz. Resmi dairelerde belli saat ve yerler dışında sigara cay ve kahve içmeyi yasakladı. İçki sigara yasağından sonra kola içilmesine de yasak getirdi, kola yerine süt için kampanyası başlattı. Oğlum Mehmet’le kolayı cok seviyorduk. Biz dahi çok zorlandık. Hatta dayanamayıp gizlice aldırdığım kolalarla Recep beye yakalanıp panikleyince epeyce bir dalga konusu olmuştum.
Bende sorardım kendisine, ama getirdiği yasakların mutlaka bir mantıklı açıklaması olurdu. Beni ikna ediyordu. Düşünsenize bir odacı, bir memur ne kadar maaş alıyor, maaşının önemli bir kısmının çay kahve içimi ve ikramına gittiğini düşünüyordu ve gereksiz bir masraftı ona göre bu para ile çoluk çocuğunun ihtiyaçlarını giderebilirdi. Bu yasakları getiren birisiydi tamam, ama onun valilik yaptığı yerlere bakın halk hala hayırla yad ediyor. Yaptırdığı okullarda bir vali gibi değil şantiye şefi gibi çalışırdı. Kağıt oyunları ve okey yasaklayınca erkekler evlerine gitmeye başladı. Eşlerine ve çocuklarına zaman ayırdılar. Özellikle kadınlar bu yasaklardan çok memnun kalıyorlardı. Bir gün bir kadın telefon açtı “hanımefendi biz vali beyin ayağını yıkayıp suyunu içsek yeridir. Onun hakkını ödeyemeyiz. Bu yasaklarla biz kocalarımıza, çocuklarımız da babalarına kavuştu. Çocuklarımız hasta olurdu, neredeyse ölecek duruma gelirlerdi de kahvelerden kaldıramazdık kocalarımızı” dedi. Sık sık teşekkür telefonu gelirdi kadınlardan.”
Yazıcıoğlu tarihler 30 Ocak 2003’ü gösterdiğinde Denizli Valiliği'ne getirildi. Halkın süper valisi Yazıcıoğlu 02 Eylül 2003 tarihinde Eskişehir-Ankara Yolu üzerindeki Temelli Mahallesi yakınlarında geçirdiği trafik kazası sonucunda yaşamını yitirdi.
Efsane valinin cenazesi Aydın'ın Söke ilçesinde 10 Eylül 2003 tarihinde toprağa verildi.
Recep Yazıcıoğlu, görev aldığı yerlerde halka kendini çok sevdirdi. Nitekim Yazıcıoğlu enerjisiyle, halka karşı samimi duruşuyla, yaptığı hizmetlerle, birleştirici tavrıyla sevgiyi, saygıyı ziyadesiyle hak ediyordu.
Yazıcıoğlu, Tokat’ta vali olarak görev yaptığı sürede resmi dairelerde belli saat ve belli mekanlar dışında sigara, çay ve kahve içmeyi, kahvehanelerde kağıt ve okey oynanmasını yasakladı. Bu yasak ve sınırlamaların yanında bir de bildiri yayımladı. İçkili yerlerde kişi başına bir küçük şişe rakı veya üç şişeden fazla bira içilmeyeceğini duyurdu.
Bu uygulamaları sonucu, Yazıcıoğlu’na; efsane, süper vali isimleri arasında bir de ‘Dördüncü Murat’ lakabı eklendi. Tokat’ta kısa sürede yaptığı hizmetler yılın bürokratı unvanını kazanmasını sağlar. Ödülün Yazıcıoğlu’na neden verildiği şöyle belirtilir: “Türkiye’nin en genç valisi olmasına karşın Tokat’ta döneminde yapılan ilkokul ve sağlık ocağı sayısının Cumhuriyet döneminden fazla olması"
Merhum Recep Yazıcıoğlu’nun eşi Meryem Yazıcıoğlu 4. Murat lakabının nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatır:
“Çok titiz birisiydi. Aile hayatını çok önemserdi. Kahvede kağıt, okey gibi oyun oynayanlara karşı asla tahammülü yoktu. İnsanların işsiz güçsüz kahve köşelerinde oyun oynayarak boş vakit geçirmek yerine çalışmalarını, oyun oynamak yerine aileleriyle ilgilenmelerini önemserdi. O yüzden valilik yaptığı yerlerde ilk işi kahveleri okey salonlarını kapatıp kütüphaneye kültür merkezine çevirirdi. Genelde kadınların takdirlerini kazanmış dualarını almış bir valiydi. Yasaklardan dolayı halk bu lakabı taktı. Vali Bey hiç hoşlanmazdı bu lakaptan. Tokat’ta çok ciddi yasaklar getirdi tabii ki... Kahvehanelerde kağıt ve okey oynamayı yasakladı, içkili yerlerde kişi başına bir küçük şişe rakı veya 3 şişeden fazla bira içilmemesini şart koydu. Bunların hepsini zaten biliyorsunuz. Resmi dairelerde belli saat ve yerler dışında sigara cay ve kahve içmeyi yasakladı. İçki sigara yasağından sonra kola içilmesine de yasak getirdi, kola yerine süt için kampanyası başlattı. Oğlum Mehmet’le kolayı cok seviyorduk. Biz dahi çok zorlandık. Hatta dayanamayıp gizlice aldırdığım kolalarla Recep beye yakalanıp panikleyince epeyce bir dalga konusu olmuştum.
Bende sorardım kendisine, ama getirdiği yasakların mutlaka bir mantıklı açıklaması olurdu. Beni ikna ediyordu. Düşünsenize bir odacı, bir memur ne kadar maaş alıyor, maaşının önemli bir kısmının çay kahve içimi ve ikramına gittiğini düşünüyordu ve gereksiz bir masraftı ona göre bu para ile çoluk çocuğunun ihtiyaçlarını giderebilirdi. Bu yasakları getiren birisiydi tamam, ama onun valilik yaptığı yerlere bakın halk hala hayırla yad ediyor. Yaptırdığı okullarda bir vali gibi değil şantiye şefi gibi çalışırdı. Kağıt oyunları ve okey yasaklayınca erkekler evlerine gitmeye başladı. Eşlerine ve çocuklarına zaman ayırdılar. Özellikle kadınlar bu yasaklardan çok memnun kalıyorlardı. Bir gün bir kadın telefon açtı “hanımefendi biz vali beyin ayağını yıkayıp suyunu içsek yeridir. Onun hakkını ödeyemeyiz. Bu yasaklarla biz kocalarımıza, çocuklarımız da babalarına kavuştu. Çocuklarımız hasta olurdu, neredeyse ölecek duruma gelirlerdi de kahvelerden kaldıramazdık kocalarımızı” dedi. Sık sık teşekkür telefonu gelirdi kadınlardan.”
FACEBOOK YORUMLAR