"Büyüme ağrısı deyip çocuğun hastalığını gözden kaçırmayın"
ÇOCUKLARDA en çok kafa karıştıran konunun 'büyüme ağrısı' olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Murat Bülbül, büyümenin fizyolojik bir olay olduğunu, o nedenle ağrılı olmayacağını...
Editör: Hayran Kaldım
14 Temmuz 2020 - 10:35 - Güncelleme: 14 Temmuz 2020 - 10:35
ÇOCUKLARDA en çok kafa karıştıran konunun 'büyüme ağrısı' olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Murat Bülbül, büyümenin fizyolojik bir olay olduğunu, o nedenle ağrılı olmayacağını ifade etti. Büyüme ağrısı deyip de çocuğun rahatsızlığının altında yatan hastalığı gözden kaçırmamak gerektiği uyarısında bulunan Bülbül, türüne göre birçok farklı belirtisi olan kemik kanseri hakkında önemli bilgiler verdi.
Kemik ve yumuşak doku kanserleri ağrıyla ya da basit bir şişlikle başlayabiliyor. Erken müdahale edilmediği takdirde bu tip kanserlerde ölüm riskinin oldukça yüksek olduğunu belirten Medipol Mega Üniversite Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden Prof. Dr. Ahmet Murat Bülbül, toplumda nadir görülen ancak diğer rahatsızlıklarla kolayca karıştırılabilen kemik ve yumuşak doku kanserlerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Bülbül, kemik kanserlerin türüne göre oldukça farklı çeşidi bulunduğunu belirterek "Kemik ve yumuşak doku kanserleri bütün kanserler içerisinde en nadir görülenlerdir. Bu kanserinde iyi huylu ya da kötü huylu çeşitleri vardır. İyi huyluların içerisinde hiçbir zararı olmayanlar, zarar verebilecek olanlar ve agresif (saldırgan) davranan iyi huylu tümörler var. Yani üç çeşit iyi huylu tümör var. Kötü huylu tümörlerin içerisinde de iyi, kötü ve metastazlı olanları var. Yani üç çeşit de kötü huylu tümör var. Bunlar çeşit çeşit o yüzden hepsi birbirinden farklı" dedi. Bu kanserlerin nadir görülmesinden dolayı belli merkezlerde tedavilerinin yapılabildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Bülbül, "Kemik ve yumuşak doku tümörleri tek başına ortopedi ve travmatolji uzmanının yapabileceği bir tedavi olmaktan ziyade medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, patoloji, girişimsel radyoloji uzmanlarıyla birlikte hareket edilmesi gereken bir yaklaşımla yapılmalıdır" diye konuştu.
"BÜYÜME AĞRISI DİYE BİR ŞEY YOK"
Prof. Dr. Bülbül, kemik kanserinin türüne göre belirtisinin de oldukça farklı olduğuna değinerek, şu bilgileri verdi: Bu kanser türü ağrıyla da başlayabilir, basit bir şişlikle de başlayabilir. Hızla büyüyen ağrılı bir şişlikle de başlayabilir, direkt tümöre bağlı kırıkla da hastaneye gelebilir. Çocuklarda genellikle ağrı şikâyeti üzerine hastaneye başvuruyorlar. İyi huylu tümörlerden olan Osteoid osteoma; gece ağrısı veya bazen ağrı kesicilerle geçebilen ağrılara sebebiyet veren bir tümördür. Bu iyi huylu tümör küçük bir cerrahi operasyon veya girişimsel radyoloji uygulamaları ile tedavi edilebilir. Çocuklarda en çok kafa karıştıran konu ise büyüme ağrısıdır. Ancak büyüme ağrısı diye bir ağrı olamaz. Çünkü büyüme fizyolojik bir olaydır, ağrılı olmaz. Örneğin saç uzarken ağrı hissedilmez. Büyüme ağrısı deyip de çocuğun rahatsızlığının altında yatan hastalığı gözden kaçırmamak lazım. Ancak unutulmaması gereken husus şu ki her ağrı da kanser değildir. Her tümörde kanser değildir. Tümör bir şişliktir. Yani vücuttaki sivilcede, ben de bir tümördür.
KİREÇLENME KANSERE NEDEN OLMAZ
Bazı kemik hastalıklarının ilerleyen dönemlerde kansere neden olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Bülbül, "Paget Kemik Hastalığı kemik kanserine yol açabilir. Paget hastalığına ikincil olarak osteosarkom hastalığı gelişebilir. Ama kireçlenme kansere neden olmaz. Yaşlılarda kan hastalıklarından Multipl miyelom dediğimiz bir tür kemik iliği kanseri görülebilir. Başka bir kanserin metastazından dolayı kemik ve yumuşak doku kanseri meydana gelebilir. Mesela bir insanda gece ağrısı varsa, başka bir yerinde de kanser varsa mutlaka metastazik bir kanserden bahsedilebilir. Çoğu hasta kırık oluştuktan sonra doktora başvuruyor ancak öncesinde hastanın durumunu doktoruna belirtmesi lazım. Böylece kırık oluşmadan tedavi olabilirler" diye konuştu.
BİYOPSİ KANSERİ İLERLETMEZ
Prof. Dr. Bülbül, kemik kanserinin teşhisinde biyopsinin büyük bir rol oynadığına işaret ederek şu ifadeleri kullandı:
"Önce biyopsi yapılmalı. Biyopsinin kanseri ilerlettiği yönünde bazı yanlış kanılar. Fakat biyopsi yapılmadan kanser anlaşılmaz o yüzden biyopsi yapılması zorunlu bir işlemdir. Hasta ilk kez geldiğinde laboratuvar testleri, kan ve idrar tahlili, düz grafi istenir. Ardından gerekirse bilgisayarlı tomografi ve MR çekilir. Buradaki asıl amaç lezyon nerede, kemiğe veya yumuşak dokuya ne yapmış, kemik bu lezyona ne cevap vermiş gibi sorulara yanıt bulmaktır. Bunların sonucunda eğer bir şeylerden şüpheleniyorsak diğer ilgili birimlerle multi disipliner bir yaklaşımla tedavi sürecini planlıyoruz. Erken müdahale edilmediği takdirde bu tip kanserlerde ölüm riski oldukça yüksektir."
DHA
Kemik ve yumuşak doku kanserleri ağrıyla ya da basit bir şişlikle başlayabiliyor. Erken müdahale edilmediği takdirde bu tip kanserlerde ölüm riskinin oldukça yüksek olduğunu belirten Medipol Mega Üniversite Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden Prof. Dr. Ahmet Murat Bülbül, toplumda nadir görülen ancak diğer rahatsızlıklarla kolayca karıştırılabilen kemik ve yumuşak doku kanserlerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Bülbül, kemik kanserlerin türüne göre oldukça farklı çeşidi bulunduğunu belirterek "Kemik ve yumuşak doku kanserleri bütün kanserler içerisinde en nadir görülenlerdir. Bu kanserinde iyi huylu ya da kötü huylu çeşitleri vardır. İyi huyluların içerisinde hiçbir zararı olmayanlar, zarar verebilecek olanlar ve agresif (saldırgan) davranan iyi huylu tümörler var. Yani üç çeşit iyi huylu tümör var. Kötü huylu tümörlerin içerisinde de iyi, kötü ve metastazlı olanları var. Yani üç çeşit de kötü huylu tümör var. Bunlar çeşit çeşit o yüzden hepsi birbirinden farklı" dedi. Bu kanserlerin nadir görülmesinden dolayı belli merkezlerde tedavilerinin yapılabildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Bülbül, "Kemik ve yumuşak doku tümörleri tek başına ortopedi ve travmatolji uzmanının yapabileceği bir tedavi olmaktan ziyade medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, patoloji, girişimsel radyoloji uzmanlarıyla birlikte hareket edilmesi gereken bir yaklaşımla yapılmalıdır" diye konuştu.
"BÜYÜME AĞRISI DİYE BİR ŞEY YOK"
Prof. Dr. Bülbül, kemik kanserinin türüne göre belirtisinin de oldukça farklı olduğuna değinerek, şu bilgileri verdi: Bu kanser türü ağrıyla da başlayabilir, basit bir şişlikle de başlayabilir. Hızla büyüyen ağrılı bir şişlikle de başlayabilir, direkt tümöre bağlı kırıkla da hastaneye gelebilir. Çocuklarda genellikle ağrı şikâyeti üzerine hastaneye başvuruyorlar. İyi huylu tümörlerden olan Osteoid osteoma; gece ağrısı veya bazen ağrı kesicilerle geçebilen ağrılara sebebiyet veren bir tümördür. Bu iyi huylu tümör küçük bir cerrahi operasyon veya girişimsel radyoloji uygulamaları ile tedavi edilebilir. Çocuklarda en çok kafa karıştıran konu ise büyüme ağrısıdır. Ancak büyüme ağrısı diye bir ağrı olamaz. Çünkü büyüme fizyolojik bir olaydır, ağrılı olmaz. Örneğin saç uzarken ağrı hissedilmez. Büyüme ağrısı deyip de çocuğun rahatsızlığının altında yatan hastalığı gözden kaçırmamak lazım. Ancak unutulmaması gereken husus şu ki her ağrı da kanser değildir. Her tümörde kanser değildir. Tümör bir şişliktir. Yani vücuttaki sivilcede, ben de bir tümördür.
KİREÇLENME KANSERE NEDEN OLMAZ
Bazı kemik hastalıklarının ilerleyen dönemlerde kansere neden olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Bülbül, "Paget Kemik Hastalığı kemik kanserine yol açabilir. Paget hastalığına ikincil olarak osteosarkom hastalığı gelişebilir. Ama kireçlenme kansere neden olmaz. Yaşlılarda kan hastalıklarından Multipl miyelom dediğimiz bir tür kemik iliği kanseri görülebilir. Başka bir kanserin metastazından dolayı kemik ve yumuşak doku kanseri meydana gelebilir. Mesela bir insanda gece ağrısı varsa, başka bir yerinde de kanser varsa mutlaka metastazik bir kanserden bahsedilebilir. Çoğu hasta kırık oluştuktan sonra doktora başvuruyor ancak öncesinde hastanın durumunu doktoruna belirtmesi lazım. Böylece kırık oluşmadan tedavi olabilirler" diye konuştu.
BİYOPSİ KANSERİ İLERLETMEZ
Prof. Dr. Bülbül, kemik kanserinin teşhisinde biyopsinin büyük bir rol oynadığına işaret ederek şu ifadeleri kullandı:
"Önce biyopsi yapılmalı. Biyopsinin kanseri ilerlettiği yönünde bazı yanlış kanılar. Fakat biyopsi yapılmadan kanser anlaşılmaz o yüzden biyopsi yapılması zorunlu bir işlemdir. Hasta ilk kez geldiğinde laboratuvar testleri, kan ve idrar tahlili, düz grafi istenir. Ardından gerekirse bilgisayarlı tomografi ve MR çekilir. Buradaki asıl amaç lezyon nerede, kemiğe veya yumuşak dokuya ne yapmış, kemik bu lezyona ne cevap vermiş gibi sorulara yanıt bulmaktır. Bunların sonucunda eğer bir şeylerden şüpheleniyorsak diğer ilgili birimlerle multi disipliner bir yaklaşımla tedavi sürecini planlıyoruz. Erken müdahale edilmediği takdirde bu tip kanserlerde ölüm riski oldukça yüksektir."
DHA
FACEBOOK YORUMLAR