Bu şampuanlar hormonları bozuyor
Uzmanlara göre konservelerden biberon ve oyuncaklara, kozmetik maddelerden teknolojik ürünlere kadar market raflarındaki birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor.
Editör: Hayran Kaldım
19 Aralık 2020 - 19:43 - Güncelleme: 01 Nisan 2021 - 20:46
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, metabolizma, büyüme ve gelişme, zihinsel fonksiyonlar, bağışıklık sistemi ve üreme başta olmak üzere tüm alanlarda hormonların etkili olduğunu söyledi.
Vücutta bu bilgi ağının herhangi bir noktasında karışıklığa yol açan kimyasal maddelerin ise “endokrin bozucu” olarak adlandırıldığını ve doğrudan insan sağlığını bozduğunu ifade eden Şahin, endüstrideki ilerlemeyle 80 binden fazla insan yapımı kimyasal maddenin günlük hayata girdiğini bildirdi. Birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor”
Prof. Dr. Şahin, her gün bu ürünlere maruz kalındığını dile getirerek, “Gebelik ve emzirmeyle, ağız, deri, hava yoluyla, yiyeceklerden, topraktan ve havadan sürekli bir maruziyet mevcut.” dedi.”
Bu kimyasalların genellikle fabrika yakınındaki kirlenmiş toprak ve sudan alındığı” bilgisinin doğru olmadığına dikkati çeken Şahin, sözlerine şöyle devam etti:”Bu büyük bir yanılgıdır çünkü market raflarındaki birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor. Bu kapsamda, konserveler, biberonlar, oyuncaklar, kozmetik maddeler, şampuanlar, plastik içerikli her şey, temizlik ve teknolojik ürünler, koltuklar, yeni arabalar, buzdolapları, plastik içerisindeki su ve diğer içecekler, birçok hazır gıda ile sebze ve meyveler, kullanılan tarım i-laçları ve ürünlerin saklandığı plastik kaplar nedeniyle endokrin bozucuları içeriyor.
Maruziyetin etkisi torun ya da onların çocuklarında da görülebiliyor”Prof. Dr. Şahin, anne karnındaki ve anne sütü alan bebekler ile gelişme çağındaki çocukların, bu kimyasalların çok düşük dozuna karşı dahi hassas olduğu uyarısında bulundu.
Kimyasalların çeşitli hastalıkların gelişiminde rol oynadığına işaret eden Şahin, “Maruziyet yıllar sonra diyabet, obezite, kanser, kalp krizi, kısırlık, sperm sayısının azalması, kemik sağlığının bozulması ve diğer kronik hastalıklara sebep olabilir. Erişkinlerde maruziyet kesildiğinde etki ortadan kalkabilirken, çocuklar için bu söz konusu değil. Erişkinlerin kendisi etkilenmese dahi torunlarının ya da onların çocuklarında bu etkinin görülme riski mevcut.” uyarısını yaptı. “Kozmetiklerin yaklaşık yarısı östrojen içeriyor” Şahin, konserve kutu iç yüzey astarı, plastik biberonlar, oyuncaklar, emzikler (polikarbonat plastikler), damacana sular ve plastik yiyecek kapların ciddi maruziyet nedeni olduğunu vurguladı.
Plastiklerin insan vücuduna girdiğinde kadınlık hormonu benzeri etki yapabildiğini ifade eden Şahin, “Plastiklerin, erken ergenlik, meme kanseri, prostat kanseri, obezite, diyabet ve kansere yol açabileceğine dair kanıtlar hızla artmaktadır.” dedi.Kozmetiklerin yaklaşık yarısının östrojen içerdiğini belirten Şahin, şöyle devam etti: “Kremlerin, güneş kremlerinin, sinek kovucuların, losyonların çoğunda fitalat mevcuttur ve emilimi kolaylaştırıcı ajanlar bunların daha hızlı emilmesini sağlamaktadır. Fitalatların meme kanseri, inmemiş testis, kısırlık yaptığını destekleyen çok sayıda kanıt vardır.Günümüzde sperm sayı ve kalitesinin azalmasından sorumlu tutulmaktadır.Bitkisel östrojenler kısa etki süreli olsa da her şeyin içine soya konulduğundan sorunludur. Bebek mamaların Uzmanlara göre konservelerden biberon ve oyuncaklara, kozmetik maddelerden teknolojik ürünlere kadar market raflarındaki birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, metabolizma, büyüme ve gelişme, zihinsel fonksiyonlar, bağışıklık sistemi ve üreme başta olmak üzere tüm alanlarda hormonların etkili olduğunu söyledi. Vücutta bu bilgi ağının herhangi bir noktasında karışıklığa yol açan kimyasal maddelerin ise “endokrin bozucu” olarak adlandırıldığını ve doğrudan insan sağlığını bozduğunu ifade eden Şahin, endüstrideki ilerlemeyle 80 binden fazla insan yapımı kimyasal maddenin günlük hayata girdiğini bildirdi.
Birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor” Prof. Dr. Şahin, her gün bu ürünlere maruz kalındığını dile getirerek, “Gebelik ve emzirmeyle, ağız, deri, hava yoluyla, yiyeceklerden, topraktan ve havadan sürekli bir maruziyet mevcut.” dedi.”Bu kimyasalların genellikle fabrika yakınındaki kirlenmiş toprak ve sudan alındığı” bilgisinin doğru olmadığına dikkati çeken Şahin, sözlerine şöyle devam etti:”Bu büyük bir yanılgıdır çünkü market raflarındaki birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor. Bu kapsamda, konserveler, biberonlar, oyuncaklar, kozmetik maddeler, şampuanlar, plastik içerikli her şey, temizlik ve teknolojik ürünler, koltuklar, yeni arabalar, buzdolapları, plastik içerisindeki su ve diğer içecekler, birçok hazır gıda ile sebze ve meyveler, kullanılan tarım i-laçları ve ürünlerin saklandığı plastik kaplar nedeniyle endokrin bozucuları içeriyorMaruziyetin etkisi torun ya da onların çocuklarında da görülebiliyor”
Prof. Dr. Şahin, anne karnındaki ve anne sütü alan bebekler ile gelişme çağındaki çocukların, bu kimyasalların çok düşük dozuna karşı dahi hassas olduğu uyarısında bulundu.Kimyasalların çeşitli hastalıkların gelişiminde rol oynadığına işaret eden Şahin, “Maruziyet yıllar sonra diyabet, obezite, kanser, kalp krizi, kısırlık, sperm sayısının azalması, kemik sağlığının bozulması ve diğer kronik hastalıklara sebep olabilir. Erişkinlerde maruziyet kesildiğinde etki ortadan kalkabilirken, çocuklar için bu söz konusu değil. Erişkinlerin kendisi etkilenmese dahi torunlarının ya da onların çocuklarında bu etkinin görülme riski mevcut.” uyarısını yaptı. “Kozmetiklerin yaklaşık yarısı östrojen içeriyor” Şahin, konserve kutu iç yüzey astarı, plastik biberonlar, oyuncaklar, emzikler (polikarbonat plastikler), damacana sular ve plastik yiyecek kapların ciddi maruziyet nedeni olduğunu vurguladı.Plastiklerin insan vücuduna girdiğinde kadınlık hormonu benzeri etki yapabildiğini ifade eden Şahin, “Plastiklerin, erken ergenlik, meme kanseri, prostat kanseri, obezite, diyabet ve kansere yol açabileceğine dair kanıtlar hızla artmaktadır.” dedi.
Kozmetiklerin yaklaşık yarısının östrojen içerdiğini belirten Şahin, şöyle devam etti: “Kremlerin, güneş kremlerinin, sinek kovucuların, losyonların çoğunda fitalat mevcuttur ve emilimi kolaylaştırıcı ajanlar bunların daha hızlı emilmesini sağlamaktadır. Fitalatların meme kanseri, inmemiş testis, kısırlık yaptığını destekleyen çok sayıda kanıt vardır.Günümüzde sperm sayı ve kalitesinin azalmasından sorumlu tutulmaktadır.Bitkisel östrojenler kısa etki süreli olsa da her şeyin içine soya konulduğundan sorunludur. Bebek mamalarının çoğunda soya vardır ve işlenmiş gıdaların yüzde 60’ından fazlasına soya katılmaktadır.” Prof. Dr. Şahin, insan sağlığını korumak ve sağlıklı bir nesil için plastik ürün kullanımının azaltılması, plastiklerin mikrodalgaya ve bulaşık makinasına konulmaması, tarım i-laçlarının kullanımına ilişkin güncelleme yapılması, tarım ve hayvancılıkta a-ntibiyotik kullanımının denetlenmesi, yiyeceklerin içeriklerinde endokrin bozucu etkinin belirtilmesinin zorunlu tutulması, anti-bakteriyel sabun ve şampuanlar kullanılmaması önerisinde bulundu. ın çoğunda soya vardır ve işlenmiş gıdaların yüzde 60’ından fazlasına soya katılmaktadır.”
Vücutta bu bilgi ağının herhangi bir noktasında karışıklığa yol açan kimyasal maddelerin ise “endokrin bozucu” olarak adlandırıldığını ve doğrudan insan sağlığını bozduğunu ifade eden Şahin, endüstrideki ilerlemeyle 80 binden fazla insan yapımı kimyasal maddenin günlük hayata girdiğini bildirdi. Birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor”
Prof. Dr. Şahin, her gün bu ürünlere maruz kalındığını dile getirerek, “Gebelik ve emzirmeyle, ağız, deri, hava yoluyla, yiyeceklerden, topraktan ve havadan sürekli bir maruziyet mevcut.” dedi.”
Bu kimyasalların genellikle fabrika yakınındaki kirlenmiş toprak ve sudan alındığı” bilgisinin doğru olmadığına dikkati çeken Şahin, sözlerine şöyle devam etti:”Bu büyük bir yanılgıdır çünkü market raflarındaki birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor. Bu kapsamda, konserveler, biberonlar, oyuncaklar, kozmetik maddeler, şampuanlar, plastik içerikli her şey, temizlik ve teknolojik ürünler, koltuklar, yeni arabalar, buzdolapları, plastik içerisindeki su ve diğer içecekler, birçok hazır gıda ile sebze ve meyveler, kullanılan tarım i-laçları ve ürünlerin saklandığı plastik kaplar nedeniyle endokrin bozucuları içeriyor.
Maruziyetin etkisi torun ya da onların çocuklarında da görülebiliyor”Prof. Dr. Şahin, anne karnındaki ve anne sütü alan bebekler ile gelişme çağındaki çocukların, bu kimyasalların çok düşük dozuna karşı dahi hassas olduğu uyarısında bulundu.
Kimyasalların çeşitli hastalıkların gelişiminde rol oynadığına işaret eden Şahin, “Maruziyet yıllar sonra diyabet, obezite, kanser, kalp krizi, kısırlık, sperm sayısının azalması, kemik sağlığının bozulması ve diğer kronik hastalıklara sebep olabilir. Erişkinlerde maruziyet kesildiğinde etki ortadan kalkabilirken, çocuklar için bu söz konusu değil. Erişkinlerin kendisi etkilenmese dahi torunlarının ya da onların çocuklarında bu etkinin görülme riski mevcut.” uyarısını yaptı. “Kozmetiklerin yaklaşık yarısı östrojen içeriyor” Şahin, konserve kutu iç yüzey astarı, plastik biberonlar, oyuncaklar, emzikler (polikarbonat plastikler), damacana sular ve plastik yiyecek kapların ciddi maruziyet nedeni olduğunu vurguladı.
Plastiklerin insan vücuduna girdiğinde kadınlık hormonu benzeri etki yapabildiğini ifade eden Şahin, “Plastiklerin, erken ergenlik, meme kanseri, prostat kanseri, obezite, diyabet ve kansere yol açabileceğine dair kanıtlar hızla artmaktadır.” dedi.Kozmetiklerin yaklaşık yarısının östrojen içerdiğini belirten Şahin, şöyle devam etti: “Kremlerin, güneş kremlerinin, sinek kovucuların, losyonların çoğunda fitalat mevcuttur ve emilimi kolaylaştırıcı ajanlar bunların daha hızlı emilmesini sağlamaktadır. Fitalatların meme kanseri, inmemiş testis, kısırlık yaptığını destekleyen çok sayıda kanıt vardır.Günümüzde sperm sayı ve kalitesinin azalmasından sorumlu tutulmaktadır.Bitkisel östrojenler kısa etki süreli olsa da her şeyin içine soya konulduğundan sorunludur. Bebek mamaların Uzmanlara göre konservelerden biberon ve oyuncaklara, kozmetik maddelerden teknolojik ürünlere kadar market raflarındaki birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, metabolizma, büyüme ve gelişme, zihinsel fonksiyonlar, bağışıklık sistemi ve üreme başta olmak üzere tüm alanlarda hormonların etkili olduğunu söyledi. Vücutta bu bilgi ağının herhangi bir noktasında karışıklığa yol açan kimyasal maddelerin ise “endokrin bozucu” olarak adlandırıldığını ve doğrudan insan sağlığını bozduğunu ifade eden Şahin, endüstrideki ilerlemeyle 80 binden fazla insan yapımı kimyasal maddenin günlük hayata girdiğini bildirdi.
Birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor” Prof. Dr. Şahin, her gün bu ürünlere maruz kalındığını dile getirerek, “Gebelik ve emzirmeyle, ağız, deri, hava yoluyla, yiyeceklerden, topraktan ve havadan sürekli bir maruziyet mevcut.” dedi.”Bu kimyasalların genellikle fabrika yakınındaki kirlenmiş toprak ve sudan alındığı” bilgisinin doğru olmadığına dikkati çeken Şahin, sözlerine şöyle devam etti:”Bu büyük bir yanılgıdır çünkü market raflarındaki birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor. Bu kapsamda, konserveler, biberonlar, oyuncaklar, kozmetik maddeler, şampuanlar, plastik içerikli her şey, temizlik ve teknolojik ürünler, koltuklar, yeni arabalar, buzdolapları, plastik içerisindeki su ve diğer içecekler, birçok hazır gıda ile sebze ve meyveler, kullanılan tarım i-laçları ve ürünlerin saklandığı plastik kaplar nedeniyle endokrin bozucuları içeriyorMaruziyetin etkisi torun ya da onların çocuklarında da görülebiliyor”
Prof. Dr. Şahin, anne karnındaki ve anne sütü alan bebekler ile gelişme çağındaki çocukların, bu kimyasalların çok düşük dozuna karşı dahi hassas olduğu uyarısında bulundu.Kimyasalların çeşitli hastalıkların gelişiminde rol oynadığına işaret eden Şahin, “Maruziyet yıllar sonra diyabet, obezite, kanser, kalp krizi, kısırlık, sperm sayısının azalması, kemik sağlığının bozulması ve diğer kronik hastalıklara sebep olabilir. Erişkinlerde maruziyet kesildiğinde etki ortadan kalkabilirken, çocuklar için bu söz konusu değil. Erişkinlerin kendisi etkilenmese dahi torunlarının ya da onların çocuklarında bu etkinin görülme riski mevcut.” uyarısını yaptı. “Kozmetiklerin yaklaşık yarısı östrojen içeriyor” Şahin, konserve kutu iç yüzey astarı, plastik biberonlar, oyuncaklar, emzikler (polikarbonat plastikler), damacana sular ve plastik yiyecek kapların ciddi maruziyet nedeni olduğunu vurguladı.Plastiklerin insan vücuduna girdiğinde kadınlık hormonu benzeri etki yapabildiğini ifade eden Şahin, “Plastiklerin, erken ergenlik, meme kanseri, prostat kanseri, obezite, diyabet ve kansere yol açabileceğine dair kanıtlar hızla artmaktadır.” dedi.
Kozmetiklerin yaklaşık yarısının östrojen içerdiğini belirten Şahin, şöyle devam etti: “Kremlerin, güneş kremlerinin, sinek kovucuların, losyonların çoğunda fitalat mevcuttur ve emilimi kolaylaştırıcı ajanlar bunların daha hızlı emilmesini sağlamaktadır. Fitalatların meme kanseri, inmemiş testis, kısırlık yaptığını destekleyen çok sayıda kanıt vardır.Günümüzde sperm sayı ve kalitesinin azalmasından sorumlu tutulmaktadır.Bitkisel östrojenler kısa etki süreli olsa da her şeyin içine soya konulduğundan sorunludur. Bebek mamalarının çoğunda soya vardır ve işlenmiş gıdaların yüzde 60’ından fazlasına soya katılmaktadır.” Prof. Dr. Şahin, insan sağlığını korumak ve sağlıklı bir nesil için plastik ürün kullanımının azaltılması, plastiklerin mikrodalgaya ve bulaşık makinasına konulmaması, tarım i-laçlarının kullanımına ilişkin güncelleme yapılması, tarım ve hayvancılıkta a-ntibiyotik kullanımının denetlenmesi, yiyeceklerin içeriklerinde endokrin bozucu etkinin belirtilmesinin zorunlu tutulması, anti-bakteriyel sabun ve şampuanlar kullanılmaması önerisinde bulundu. ın çoğunda soya vardır ve işlenmiş gıdaların yüzde 60’ından fazlasına soya katılmaktadır.”
FACEBOOK YORUMLAR